Erbakan öylesine boş ve samimiyetsiz bir adamdı ki, İslam adına hareket ediyormuş gibi gözükerek Müslümanları perişan ettiğini, pek çok ciddi-mesuliyetli meselede inadına hata yaptığını hiç tınmazdı. Hiç sıkıntı etmezdi.
Kimseyi dinlemezdi. Dediğim dedik inat bir tipti. Bu milletin başına Adnancıları Erbakan ve Milli Gazetesi sardı. Aldı parayı, verdi tam sayfayı... Yıllarca devam etti bu... Parti içinde de vaziyet aynıydı. Adnancılar hem para veriyorlar hem de adamlarını koyuyorlardı partiye. Düşünün ki en nihayet Fatih Erbakan bile Adnan Oktar müridi oldu çıktı. Hala da öyle...
Haydi, insandır herkes aldanır, Erbakan da aldandı diyelim. Bir vakte kadar ben de bunları bu kadar bilmiyordum. Bunların çok geçmişlerini bilmeye zaten yaşım da müsait değil. Ama insan karşısına çıkan bunca gerçeği oy kaygısı ile ya da başka kaygılar ile nasıl görmezden gelir? Nasıl böylesine samimiyetsizlikleri bile sergileyip sonra büyük adam gibi meydanlara çıkabilir?
Adnan'a ve onu oynatan Sabetayist çeteye 1999 yılında Türkiye tarihinin en büyük terör operasyonu binlerce polis ile beraber yapıldığında, silahlar, gizli MİT belgeleri, Şantaj kasetleri, şantaj faksları dahil her şey ele geçirildi. En kilit isimler kaçtılar da ceza almadılar. 8-10 sene kaybolanlar, adaletten kaçanlar oldu.
Halbuki Adnancılar her dönemde ne olduklarını belli ediyorlardı. 1994'lerde çıkarttıkları Telgraf isimli basılı yayınla mut'a nikahını savunuyorlardı. İnançlarının düzgün olmadığı, gayretlerinin samimi olmadığı ve bir gizli arka planı olduğu hep belliydi. Dahası Harun Yahya ismi ile çıkartılan kitaplara baksaydı sadece, o kitaplarda kişiyi küfre götürecek hatalı bilgilerin sürekli tekrarlandığını da görebilirdi. Görmüştü de... Gerçek bir Müslüman gazetesini partisini gerekirse kapatır da, kilit vurur da itikadı bozan sapıklıklara aracılık etmez. Ama Erbakan'ın hayatı bununla dolu. Partisi Türkiye'de selefilerin, vehhabilerin, şiilerin, mezhepsizlerin, reformistlerin, hizbulvahşetin şunun bunun, ne kadar bozuk yol varsa hepsinin toplanma merkezi oldu. Bununla mücadele de etmedi. Rahatsızlık da duymadı. Son dönemlerinde bile Humeyni gibi birine rahmet okudu. Büyük alim ve lider gördü.
Ölümünden kısa bir süre önce çıktığı Uğur Dündar programında bile hala Adnan'ın adına basılan ama Sabetayistler tarafından hazırlanan o kitapları reklam ediyor ve mutebermiş gibi gösterebiliyordu. Bu yaptığı kesinlike bir hata değildi. Pek çok meselede olduğu gibi bu meselede de gayr-i samimi hareket ediyordu. Neyin ne olduğu, yaptığının nelere sebep olduğu umurunda bile değildi. Dahası bu programda olmadık bir değerlendirme yapıp "Ben bunu 8 sene önce söyledim. İşte bakın ben keramet gösterdim." diye üç kez de tekrar ediyordu. Tabii Uğur Dündar'ın alaycı bakışlarının arasında...
Adnancılar da Erbakan'a karşı bu kadar yardımının vefasını gösterdiler. Hala daha da gösteriyorlar. Aratın Youtube da neler var. Fatih Erbakan'ı aratın mesela. Hocası Adnan'a ne medhiyeler düzüyor hala daha görün...
| Mehmet Fahri Sertkaya
"Adnan Oktar imanımızı tazeliyor."
"Adnan hocamızı beğenerek takip ediyoruz inşallah. Çok başarılı yayın yapıyor Maşaallah. Yeni kurduğu A9 TV'de de başarılarının devamını bekliyoruz inşallah"
Fatih Erbakan
Fatih Erbakan
*****
Necmettin Erbakan, Ashabın büyüklerine bile küfür eden, Ehli sünnet alimlerinin "Küfürdedir." dediği Humeyni sapığına medhiyeler düzüyor. Ardından rahmet okuyor.
***
Adnan Oktar'ın ne olduğunu basını takip ederek biraz da meseleleri soruşturabilen biri bile çözebilirdi Erbakan mı çözemedi? Erbakan'ın partisindeki davasında samimi isimler bile neyin ne olduğunu bilip isyan ettiler, Erbakan mı çözmedi? Artık herkes şu çirkin tiyatroyu bıraksın. Erbakan, samimiyetsiz boş adamın tekiydi.