Top Social

Image Slider

Adnan Oktar'ın Facebook sayfalarında Hz. Peygamberimize büyük HAKARET, İslam'a ve Müslümanlara büyük İHANET



Adnan Oktar(Harun Yahya)'ın Facebook sayfalarında Hz. Peygamberimize büyük HAKARET, İslam'a ve Müslümanlara büyük İHANET. Peygamberimiz (s.a.v.) üstsüz kadınlara tebliğ yapıyor, onlarla iç içe bulunuyormuş...
Toplumun geniş bir kesimi tarafından artık "Kart Zampara" diye anılan ve İsrail ile Masonluk ile bağları giderek deşifre olan, anadan da babadan da bir Yahudi olduğu meydana çıkan Adnan Oktar'ın Sosyal paylaşım sitelerindeki sayfaları da tam bir fitne merkezi olarak yayın yapıyorlar.
Tabiri caizse doksan dokuz doğrunun arasına bir yanlış konulmak suretiyle, kendilerine inandırdıkları milyonlarca Müslümanın itikadlarını bozmaya ve İslam dini içinde büyük bir sapkın akım oluşturmaya çalışıyorlar.

"Hz. Muhammed (S.a.v.)" isimli, 1 milyon küsür abonesi olan sözde islami sayfalarında, 04 Temmuz 2012 tarihinde paylaştıkları bir yayın, Adnan Oktar ve çetesinin bütün art niyetlerini meydana serdi. Yayında, hiç bir ilmi kaynağa dayanmadan, iki ayet mealini kendi sapkın fikirleriyle yorumlayarak Hz. Peygamberimiz (S.a.v.)'in kadın düşkünü, haramlar işleyen, sürekli kadın alemlerinde olan biri olarak tasvir edilmesi takipçilerin de büyük tepkisine yol açtı.
İşte o paylaşım;

Adnan oktar'ın facebook sayfalarında İslam'a ve Peygamberimize ağır hakaret. Gerçek yüzleri ve gerçekte Müslüman olmadıkları iyice gün yüzüne çıkıyor


Sürekli karı-kız alemlerinde, bar, meyhane ortamlarını aratmayan rezil ortamlarda canlı yayın yapan Adnan Oktar, son dönemlerde bu konuda sürekli sert eleştiriler alıyor ve çeşitli bahanelerle kendini savunmaya çalışıyordu. En son, internete bir video yayarak, diğer kanallarda çıkan hocaların programlarında da açık-saçık kadınların olduğunu bahane ederek bu sapkınlığını savunmaya çalışıyordu. Lakin bunun ardından bu kadar adileşeceği, bu kadar basitleşeceği de kendisini takip edenler tarafından beklenmiyordu. Nihayet kendi rezil ortamlarını ve günahlarını meşrulaştırmak adına iki ayete (bilerek) yanlış mana vererek, Hz. Peygamberimizi de (haşa) böyle ortamlarda sürekli bulunmuş biri olarak tasvir etmeye kalktılar.

Kendi cemaati içinde kadınları, kardeşcariye ve motor tabirleri ile üç gruba ayırdığını ve bunlarla asla İslam ölçülerine uymayan sapkın ilişkiler içinde bulunduklarını bilenler, Adnan Oktar'ın bu adi teşebbüsünü de yadırgamadılar. Gün geçtikçe Adnan Oktar ve çetesinin İslam dininin temellerine dinamit koyarcasına sergiledikleri bu tavırlar, "Bunlar gerçekten Müslüman değiller. Adnan Oktar da çevresindekiler de aslen Yahudiler. Kripto/gizli Yahudilerden ve Sabetaycılardan oluşan bu ekibin amacı İslam'a hizmet etmek değil. Bilakis içeriden çok büyük bir darbe vurmak." diyenleri haklı çıkarmaya başladı...

Hz. Peygamberimiz (s.a.v), kendisine peygamberlik verilmediği zamanlarda bile haramlardan korunurdu. Yirmili yaşlarında iken bir gün, çobanlık yaptığı sürüsünden ayrılıp sesler gelen yere doğru ilerlemeye başlamıştı ki ansızın kendisine bir baygınlık verildi ve oraya gidemedi. Orada bir cahiliye düğünü vardı ve açık saçık kadınlar, oyunlar vardı. Bu hadise bütün muteber siyer kitaplarında mevcuttur. Hal böyle iken, peygamberlikten önce bile bu çeşit günahlardan korunmuşken, peygamberliği sırasında göğüsleri bile açık kadınlarla görüştüğünü iddia etmek cahilliğin ötesinde ihanettir. Art niyettir.

İşte Hz. Peygamberimizin(s.a.v) kadın tehlikesine karşı ikazlarından bazıları; 




(Avret yerini açana, başkasının avret yerine bakana Allah lanet etsin!) [Beyheki]

(Kadının yüzünden ve iki eli ayasından başka bütün bedeni avrettir) [M Enhür]

(Yabancı kadını görünce, yüzünüzü ondan ayırın! Ansızın görmek günah olmaz ise de, tekrar bakmak günah olur) [Ebu Davud, Darimi]

(Buluğa eren kız, yüz ve elinden başka yerini namahreme gösteremez) [Ebu Davud]

(Şarkıcı kadının aldığı para haram olduğu gibi, onu dinlemek ve yüzüne bakmak da haramdır Haramla beslenen vücuda Cehennem ateşi layıktır) [Taberani]

(Bir kadın koku sürünüp dışarı çıkar ve kokusunu duyurmak için bir topluluğun yanından geçerse, ona bakana da, kendisine de zina günahı [göz zinası] yüklenir) [Nesai]

(Şeytanın, takva sahiplerini avlamakta, kadınlardan daha uygun bir tuzağı yoktur.) [Deylemi]

(İblis, şeytanlara der ki: Et, kadın ve içki ile insanları aldatmaya çalışın! Bu işte bunlardan daha etkilisi yoktur.) [Deylemi]

(Ümmetim için en korktuğum şey, kadın ve içki fitnesidir.) [İ. Süyuti]

(Gençlik, delilikten bir şubedir, kadınlar da şeytanın tuzağıdır.)[E.Nuaym]

(Kadın avrettir ve dışarı çıkınca şeytan onu gözetler.) [İbni Hibban]

(Bir genç kız ile genç bir erkek beraber idi. Onları şeytandan emin görmedim.) [Tirmizi]

(Harama bakmak, şeytanın zehirli okudur Allahü teâlâdan korkup yabancı kadına bakmayana, zevkli bir iman nasip olur) [Ramuz]

Bir erkeğin bir kadınla tokalaşması, görünmeyen bir yerde yalnız kalmaları haramdır Peygamber efendimiz bile hiçbir kadınla tokalaşmamıştır Bir hadis-i şerifte buyuruyor ki:
(Elbette ben kadınlarla tokalaşmam) [Nesai, İbni Mace, Taberani]

Hazret-i Âişe validemiz de buyurdu ki:
(Resulullah, kendisine helal olan kadınlardan başka, hiçbir kadınla tokalaşmadı) [Buhari, Müslim]


Adnan Oktar grubunun Facebook üzerinde bir çok sayfalarının olduğu biliniyor. İşte zikr ettiğimiz hakareti/iftirayı yapan Adnan Oktar sayfasının linki; Buraya Tıklayınız

Adnan Oktar ve organize suç çetesi, ORGAN ticareti de mi yaptılar?

Adnan Oktar ve organize suç çetesi, ORGAN ticareti de mi yaptılar?
Adnan Oktar ve organize suç çetesi, ORGAN ticareti de mi yaptılar?

O hayatını yaşıyor hastalar ölüyor

İlik bankalarının yetersiz oluşu, lösemi hastalarını ölüme sürüklüyor. Olay, Oktar Babuna skandalına dayanıyor.
6 yıl önce Babuna için toplanan 160 bin ilik örneğinden 120 bini kayıp. Peki ne olacak? 


***

Babuna hayatta kaldı ama hastalar tek tek ölüyor 

Dr. Oktar Babuna için başlayan kampanya pek çok soru işaretiyle gölgelendi. Bu yüzden ilik bankası hala işlemiyor ve pek çok hasta ölüyor.

Altı yıl önce küçük bir gazete ilanı Türkiye'yi ayağa kaldırmaya yetti. İlana bakılırsa Dr. Oktar Babuna kan kanseriydi, sayılı günü kalmıştı. Uygun bir ilik bulunması gerekiyordu ve 10 milyar lira ödül verilecekti. Haber gazetelerde yayınlanınca onbinlerce kişi kan vermek için sıraya girdi. Genelkurmay Başkanlığı'ndan üniversitelere kadar hemen herkes genç doktorun hayatını kurtarmak için seferber oldu. Toplanan kanlar Türkiye'deki kapasite yetmediği için dünyanın dört bir yanındaki laboratuvarlara gönderildi. Kampanya bütün hızıyla sürerken itirazlar yükselmeye başladı. Uzmanlar bu işin "ödül karşılığı" yapılmasının ahlaka uygun olmadığını söylüyordu. Bir kemik iliği bankasının böyle alelacele kurulması doğru değildi. Bazı uzmanlar da Richter türü kanserde ilik nakli değil, yoğun kemoterapi yapılması gerektiğini söylüyordu. Ancak bu itirazlar cılız bir ses bile olamadı. Dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş kampanyayla ilgili şüphelerini yüksek sesle dile getirdi. Durmuş öncelikle dünya üzerinde "ücretsiz" doku analizi yapan laboratuarlar varken, milyon dolarlık laboratuvar faturalarına itiraz ediyordu. Ayrıca kanların "stratejik" olarak başka işlerde kullanılabileceğini söylüyordu. Ve en son bomba da Dr. Oktar Babuna'nın "Adnan Hocacılar" olarak adlandırılan gruptan bir isim olmasıydı. Bu grup gizli çekimlerle şantajdan, "montaj" fotoğrflarla karalamaya kadar bir dizi suçlamaya karışmıştı ve "organize suç çetesi" olarak yargılanıyordu. Oktar Babuna Adnan Hoca'nın müridi olduğunu gizliyor, soruları "Herkes yardım ediyor" diye geçiştirmeyi tercih ediyordu. Oysa kampanyanın merkezinde "Adnan Hocacılar" vardı, işin mali yanının bir bölümü ise İstanbul Tıp Fakültesi Vakfı tarafından üstlenilmiş, vakıf yöneticileri sonradan bu ilişkiden de pişman olmuştu. Bu iddialar ve "Bağışlar Adnan Hoca'ya" gidiyor endişesi kampanyanın hız kesmesine yol açtı. Temmuz ayına gelindiğinde kampanyalar Sağlık Bakanlığı tarafından durduruldu. Toplanan "Etik Kurul" da Babuna'nın hastalığı için "kemik iliği nakline gerek olmadığı" kararına vardı.

KANLAR REHİN KALDI 

Sabetayis(Gizli Yahudi) bir ailenin ferdi olan Oktar Babuna
Sabetayis(Gizli Yahudi) bir ailenin ferdi olan Oktar Babuna

Kan vermek için sıraya giren kalabalık ve heyecan dinince fatura da ortaya çıktı. Kampanya boyunca 160 bin kişiden kan alınmıştı. Bunlardan 40 bini Türkiye'de, Mahmut Çarin'in yönetimindeki ilik bankasını oluşturdu. Geriye kalan 120 bin örnek ise yurtdışındaki laboratuvarlarda "rehin" kaldı. Kampanya'da yaklaşık 5 milyon dolar toplanmış, paranın büyük bölümü Çapa'daki ilik bankası için cihaz alımına harcanmıştı. Ancak borçlar dikkat çekiciydi. Sadece ABD'deki bir laboratuar 95 bin örneğin sonuçlarını vermek için 3.4 milyon dolarlık bir fatura çıkardı. Sağlık Bakanlığı faturayı ödemeyi reddetti. Bu kan örneklerinin sonucu bu güne kadar Türkiye'ye getirilemedi.

FATURA AĞIR 


Her yıl 2 bin 500 kişinin lösemiye yakalandığı tahmin edilen Türkiye'de bir "kemik iliği" bankası pek çok hayat kurtarabilirdi. Aslında mevcut üç ayrı kemik iliği bankası vardı. Ancak ellerindeki doku örnekleri yetersizdi. İstanbul Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı'nda Mahmut Çarin'in yönetimindeki "İlik Bankası"nda değişen açıklamalara göre 40 bin ile 60 bin arasında örneğe ulaşıldı. Fakat Adnan Hocacı'ların yürüttüğü kampanyanın faturası zamana yayılıyordu ve ağırdı. Öncelikle lösemi hastaları ve yakınları "ilik naklinin" hayat kurtardığına inanmış, diğer tedavileri reddetmeye başlamıştı. Bunun dışında organ bağışı ve doku örneği konusunda bir tıkanma ortaya çıktı. Hızla ve alelacele yürütülen kampanyanın yarattığı şaibeler yüzünden "İlik Bankası" kurumlaşamadı. Sadece son birkaç yılda ilik nakli için sırada bekleyen bin 300 civarındaki hastadan 400'ü öldü! İlik Bankası'nın kurumlaşamamasında "Babuna Kampanyası"na büyük destek veren resmi ve sivil kuruluşların yaşadığı hayal kırıklığının rolü tartışılmazdı. Kampanyadan sonra bazı gazete haberlerinde "Tüyler ürperten iddilar" da ortaya çıktı. "Babuna Kampanyası"na katılan emekli öğretmen Güler Ergin daha sonra telefonla arandığını ve "İlik için dokularınız uymadı ama böbrek verebilirsiniz" diye "baba" Cevat Babuna tarafından arandığını söylüyordu. Benzer biçimde kampanyaya katılan Mahir Yavaş da "Amerika'ya götürülme" teklifi aldığını, ancak uyarılar üzerine vazgeçtiğini gazetecilere anlatıyordu. Kampanyaya katılan iki ayrı kişinin "araması" güvenlik için soru işaretlerini de ortaya çıkardı.

BANA GURUR VERİR! 
Oktar Babuna ise olup bitenlerden pek de rahatsızlık duymuyor. Geçmişte "onlar da yardım etti" diye geçiştirdiği soruyu bugün "Adnan Hoca'nın arkadaşı olmak bana gurur verir" diyecek kadar rahat biçimde cevaplıyor. Kampanyanın yol açtığı hayal kırıklığını ise kabullenmiyor. Babuna Kampanyası'ndan altı yıl sonra manzara özetle şu; Oktar Babuna hayatını sürdürüyor, hastalar ise ölüyor.... kırıklığına dönüştü. Yaratılan güvensizlik organ nakli ve "İlik Bankası'na darbe indirdi.
 


http://arsiv.sabah.com.tr/2005/04/27/cp/gnc109-20050417-102.html 


****

Adnan Hoca'nın ahlakını örnek aldım 

Çok sınırlı bir süreniz olduğu söyleniyordu. Ancak aradan altı yıl geçti? 


Amerika'daki MD Anderson Kanser Hastanesi'nde en öldürücü kanser olan Richter's Sendromu tanısı kondu. Bu hastalar en fazla 6 ay yaşıyorlar. "Bu süreyi aşmışsın 1-2 aylık ömrün kalmış olabilir. Sana deneysel bir tedavi verelim ve eğer kaldırabilirsen kemik iliği naklini deneriz" demişlerdi. Geçirdiğim 2 kemik iliği nakli, 12 kemoterapi tedavisi ve aldığım 100 bin haptan sonra bugün yaşayan tek hasta olduğumu söylüyorlar.

Hastalığınızın ilik nakli gerektirmediği belirlenmişti... 



İki kemik iliği naklinden sonra bugün dünyada bu hastalıkla yaşayan tek hasta olduğumu tedavi olduğum hastanedeki dünyanın en ünlü uzmanları söylüyorlar.

Uyumlu dokunun daha önce bulunduğu ancak kamuoyundan gizlendiğini ileri sürülmüştü.. 




Uygun ilik dünya bankasından bulunmuştu. Bunu bana bildiren de kampanyanın durdurulduğu gün olan 17 Haziran 1999 tarihli bir fakstı. Bu kadar ölümcül bir hastalıkla mücadele ederken hem uygun ilik bulunup hem de bunu nasıl 2.5 ay saklayabilirdim? Siz de takdir edersiniz ki bu hem akla hem mantığa aykırı bir iddia. Kampanyada bana uygun hiç bir verici çıkmadı.

Hastalık "ölümcül" dediniz. Bu konuda kandırıldıklarını düşünenleri haksız mı buluyorsunuz?

 Sağlık durumumun kötüye gitmemesinin ve şifa bulmamın kimsede olumsuz bir düşünce uyandırdığını düşünmüyorum. Kim bir hasta için 'acaba neden ölmedi' veya 'acaba neden kötüleşmedi' diye düşünebilir. İnsanlarımızı tenzih ederim böyle bir düşünce çok zalimce olur. Böyle bir şey güvensizlik değil aksine vicdanı olan herkes için olsa olsa bir mutluluk sebebidir.

Siz kendinizi Adnan Hocacılar'dan biri olarak mı değerlendiriyorsunuz?



 Adnan Oktar Beyefendi Harun Yahya müstear ismiyle 250'nin üzerinde kitap yazmış, dünya çapında bir alim ve yazar. Adnan Bey'in ahlakını kendime örnek alıyorum. Eğer beni söylediğiniz gibi Adnan Bey arkadaşı olarak kabul ederse bu benim için çok büyük bir şeref olur.

"Babuna Kampanyası" ile doku bankası konusunda etkileri bu gün de görelen bir güvensizlik yaşandı? 

Bu dünya tarihinin en büyük sivil hareketi olarak tarihe geçti. 30 senede yapılamayanları 3 ayda gerçekleştirdik. Ulaştığımız 160 bin doku örneğine İngiltere 30 senede ulaşmış. Türkiye zaman kaybetmek bir yana 30 sene ileriye gitti. Eğer önü kesilmeseydi milyonlarca veriyle dünyanın en büyük kemik iliği bankası bizde olacaktı.

Güler Ergin isimli bir emekli öğretmen kampanyada kan verdiğini, bir süre sonra babanız Cevat Babuna'nın kendisini aradığını ve böbreğini vermeyi teklif ettiğini ileri sürdü? 



Kemik İliği Bankası verilerine İstanbul Tıp Fakültesi'nde dönemin Tıbbı Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Mahmut Çarin'den başkasının ulaşması mümkün değildir. Dolayısıyla bu haber bana ve aileme o dönem bir kısım medyada nasıl iftiralar atıldığının çok güzel bir kanıtıdır. 


http://arsiv.sabah.com.tr/2005/04/27/cp/gnc111-20050417-102.html 

***

Sağlık Eski Bakanı Osman Durmuş
Sağlık Eski Bakanı Osman Durmuş
Pazarlık yapmaya kalktılar 

Hastadan bilgisi dışında genetik amaçlı kan alamazsınız. Bu suçtur. Yapılacak her işlemin bilgi olarak sunulması lazım. Hasta hakları bakımından bu zorunludur. Yapılan işlem o gün için yanlıştı. Kemik iliği temin amaçlı değildi. Zaten böyle bir dertleri yoktu. Babuna, bir devlet yöneticisi gibi uluslararası temaslarını sürdürüyor. Adnan Hoca'yı savunuyor. Bu dokuların kimlik bilgileri kimlerin elinde bilmiyoruz. Bu verilerle her türlü HDA tiplemeniz yapılabilir. Bu şu anlama gelir. Sizin böbreğinizin bir alıcıya uygun olup olmadığını anlayabilirler. Bu bilgiyi falanca hastayı arayıp sorumlu olmayan bir kişi arayıp söyleyebiliyorsa burada sorun vardır. Bu gün geri kalmış ülkelerde organ ticareti yapılıyor. Bunun Türk halkı üzerinde yapılmayacağının garantisi nedir? Kan örneklerini inceleme parası istemeye kalktılar. Kamu'da ihale vardır, sipariş vardır. Devletin böyle bir siparişi yok. Babuna gönüllüleri diye bir grup çıktı, kumbaralarla para topladı. Bakanlığa gelip 3 milyon dolar para öde diyorlar. Laboratuvarlar 600 bin dolara kadar indiler. Kayıtları var. Devletimizde böyle bir uygulama yok, alınan paranın yüzde 20'si size verilir dedik. Bu defa yüzde 35 dediler. Biz pazarlık yapmayı reddettik. 


http://arsiv.sabah.com.tr/2005/04/27/cp/gnc110-20050417-102.html 

Adnan Oktar ve çetesi hakkında açılan davalar sinsice zaman aşımına uğratılmış

Adnan Oktar ve çetesi hakkında açılan davalar sinsice zaman aşımına uğratılmış
Adnan Oktar ve çetesi hakkında açılan davalar sinsice zaman aşımına uğratılmış
Zaman böyle aşıldı!

Adnan Oktar'ın 34 sanıkla birlikte yargılandığı dava, "reddi hâkim", "yetkili mahkeme" ve "suç yerinin neresi olduğu" tartışmaları arasında 10 mahkeme dolaşırken yargılamaya "zaman" kalmadı

Lube Ayar

Adnan Hoca olarak tanınan Adnan Oktar'ın 34 sanıkla birlikte yargılandığı "Tehditle menfaat sağlamak", "Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek" suçlarından 7 ile 18 yıl arasında ağır hapis cezası istemiyle yargılandığı dava, "reddi hâkim", "yetkili mahkeme" ve "suç yerinin neresinin olduğu" tartışmaları arasında 10 mahkeme dolaştığı için "zamanaşımı"ndan düştü. 

10 Ocak 2000'de başladı
Sanık avukatları 10 Ocak 2000'de başlayan yargılama sürecinde davanın görüldüğü tüm mahkemelerde "reddi hâkim" talebinde bulunarak zaman kazandı. Sanık avukatlarının, eski Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) zamanaşımını düzenleyen maddelerindeki, 'yargı yerinin değişmesi nedeniyle verilen görevsizlik kararı zamanaşımını kesmez' hükmünü dikkate alarak yaptıkları girişimler böylece amacına ulaştı. 
Kaldırılan 1 No'lu DGM'den yola çıkıp üç DGM mahkemesinden geçen dava DGM'lerin kapatılmasının ardından İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ne geldi. Sanık avukatlarının, 'suç yerini' gerekçe göstererek yaptıkları itirazlar üzerine, dosya dolaşmaya başladı. 
Mahkeme olayların Silivri'deki villada geçtiği gerekçesiyle dosyayı Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Bu mahkeme ise, olayların Oktar'ın Beykoz'daki villasında geçtiğini belirterek, dosyayı Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesi'ne yolladı. 
Olay yerine ilişkin kargaşanın çözümlenmesi için dosya ikinci kez Yargıtay'a gitti. Yargıtay ise yargılama görevinin İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde olduğunu belirterek, dosyayı iki yıl önce yolculuğuna başladığı yere gönderdi. Dosya geri geldiğinde sanık avukatları tekrar mahkeme heyetinin reddini istedi. Dosyanın son durağı olan 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise, davayı zamanaşımından düşürdü.

Bu dava bitmiştir
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdener Yurtcan, şöyle dedi: "Sık mahkeme değiştirilmesi yargılamada ender rastlanan bir durum olduğu için, zamanaşımını kesme yönünden yasalara bu şekilde norm konulmuyor. Yasalarda açık açık belirtilmesi gerekir. Yeni TCK'da da böyle bir değişiklik yok. Ancak, 5 yıl olan zamanaşımı süresi, 8-12 yıla kadar uzatıldı. Bu da devletin bireye sözüdür. 'Sen bir suç işlersen, ben bu süre içinde seni yakalarım, yargılarım, suçluysan bunu kanıtlarım ve cezalandırırım. Bunu yapamazsam, yakanı bırakırım gidersin' demektir. Fakat, uzatılan bu zamanaşımı süresi, yeni TCK'nın yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005'ten sonra açılan davalar için geçerli olacak. Bu nedenle Adnan Hoca davası artık bitmiştir."

'Adnan Hoca' davası nedir?


Davanın iddianemesine göre, Oktar'a bağlı iki konsey bulunuyor. Erkeklerden oluşan '7 İmam Kardeş' ve kadınlardan oluşan '3 İmam Bacı' adındaki bu gruplar, Oktar'ın siyasetçiler, bürokratlar ve sosyetenin ünlü isimleriyle bağlantısını sağlıyorlar. 40'a yakın ev ve villada ikamet eden örgüt üyelerin kandırdığı genç kızlar, Oktar'ın 'cinsel sömürü düzeni'nin kurbanı oluyorlar. Üniversiteli kızlar dışında, örgüte seks amacıyla sokulan ünlü manken ve sanatçıları ise kendi aralarında 'motor' olarak adlandırıyor. Sanıklar, bu kişilerle cinsel birliktelikleri sırasında gizli kamerayla çektikleri görüntüleri 'tehdit' unsuru olarak kullanıyor.  







Adnan Oktar dosyasının 5 yıllık serüveni
30 Kasım 2005 Çarşamba
http://www.milliyet.com.tr/2005/11/30/guncel/gun00.html

Adnan'cıları tam iki bin polis bastı


Adnan'cıları tam iki bin polis bastı; en büyük şantaj çetesine geceyarısı darbesi

Nihayet 

En büyük şantaj çetesine geceyarısı darbesi

2000 polis aynı anda 45 evi bastı

DGM'nin isteği üzerine polisin şok baskınına uğrayan Bilim Araştırma Vakfı Fahri Başkanı Adnan Oktar, yani nam-ı diğer Adnan Hoca ve 75 müridi gözaltına alındı. Adnan Hoca'nın ve müritlerinin evlerinde yapılan aramalarda, ünlü isimlere şantaj için hazırlanmış çok sayıda video kaseti, fotoğraf ve belge ele geçirildi, bilgisayarlara el konuldu.



İSTANBUL'da önceki geceyarısı, DGM'nin talebi üzerine Adnan Hocacılara yönelik çete operasyonu düzenleyen polis, şantaj ve tehdit şebekesi kurmakla suçlanan Bilim Araştırma Vakfı Fahri Başkanı Adnan Oktar ve 75 müridini gözaltına aldı. Yaklaşık 2000 polisin katıldığı operasyonda, 45 ayrı adrese aynı anda baskın yapıldı. Birbirleriyle haberleşme fırsatı verilmeden gözaltına alınan alınan Bilim Araştırma Vakfı üyelerinin evlerinde yapılan aramada, ünlü isimlere şantaj için hazırlanmış çok sayıda video kaseti, fotoğraf ve belge ele geçirildiği, bilgisayarlara el konulduğu bildirildi.


SEKS TUZAĞI KURMUŞLAR

Adnan Hoca ve müritlerinin, son dönemde eski İstanbul Valilerinden biri ile yine İstanbul'da görev yapmış eski bir emniyet müdürüne seks tuzağı kurdukları iddia edildi. Her 2 bürokrata da kadın yollayıp, sevişirken gizli kameralarla aldıkları görüntülerle şantaj yaptıkları öne sürüldü. Hocacıların, zengin ailelerin kızlarını da, kendilerine ait lüks yatlarda seks tuzağına üşürüp çıplak fotoğraflarını çektiklerini, bu fotoğraflarla ailelerine şantaj yaptıkları bildirildi. Adnan Hoca'nın müritlerinin, geçtiğimiz eylül ayında Ceylan İntercontinental Otel'de tartıştıkları DYP İstanbul Eski İl Başkanı ve Milletvekili Celal Adan'ın 14 yaşındaki çocuğunun arkadaşlarının ev adreslerini tespit ettikleri, babasıyla ilgili iftira dolu mektuplar gönderdikleri ileri sürüldü.


TORBALAR DOLUSU BELGE

Bilim Araştırma Vakfı Başkanı Tarkan Yavaş, Sekreter Adnan Tınarlıoğlu, Vakıf sözcüsü Bahadır Güven, yönetimde görevliÖzgür Polat, Fırat Develioğlu'nun da gözaltına alındığı operasyonların, vakfın Türkiye genelindeki üyelerine yönelik de sürdürüldüğü, bu nedenle başka illerde de gözaltına alınanlar olduğu öğrenildi. Vakıf üyelerinin kullandığı Silivri Fenerköy'deki Pembe Köşk adlı çiftliğe de dün sabah saatlerinde baskın yapıldı. 40 dönüm ormanlık arazi üzerindeki, atların, ahırların bulunduğu çiftlikteki torbalar dolusu belgeye el konuldu. Bu arada operasyonu haber alarak yurtdışına kaçmaya çalışan bir kişinin de Atatürk Havalimanı'nda gözaltına alındığı öğrenildi.


ADNAN HOCA EMNİYET'TE

DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'e 20 Kasım 1999 tarihinde Ankara Atatürk Spor Salonu'nda yapılacak büyük kongre öncesi destek kararı alan Bilim Araştırma Vakfı'nın Fahri Başkanı,Adnan Hoca lákaplı Adnan Oktar'ın, Kandilli sırtlarındaki 30 dönüm arazi üzerindeki evini, önceki gece 03.00 sıralarında Terörle Mücadele ile Organize Suçlar ve Silah kaçakçılık Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler bastı. Evin çevresinde 30 kadar polis güvenlik önlemi aldı. Adnan Oktar'ın saray yavrusu gibi evinde arama sabaha kadar sürdü. Gözaltına alınan Adnan Oktar,sabah saatlerinde önce Beylerbeyi'ndeki Sabancı Polis Karakolu'na, ardından da 09.00 sıralarında Vatan Caddesi'ndeki Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi.


DİSKETLER İNCELENİYOR

Bilim Araştırma Vakfı'nın Fatih'teki merkezinden ve üyelerin evlerinden elde edilen dosya, kitap, kaset ve disketlerin de incelenmesine başlandı. Vakıf Başkanı Adnan Oktar ile diğer üyelerin avukatları da sabah saatlerinde geldikleri Emniyet Müdürlüğü'nde, müvekkilleri hakkında bilgi edinememekten yakındılar. Çok sayıda avukat, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde girişimlerini sürdürürken, şu ana kadar henüz bir sonuç alamadılar. Bu arada, Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şube Müdürlüğü'nün bulunduğu B Blok'taki girişte bekleyen basın mensupları da, bu operasyon çerçevesinde dışarı çıkarıldı. Basın mensuplarının, tekrar içeri girmemeleri için B Blok önüne bir çevik kuvvet birimi yerleştirildi.



Gözaltında


Şok baskında gözaltına alınan Adnan Hoca lakaplı, Adnan Oktar'ın başı dertten kurtulmuyor. İstanbul DGM tarafından Ümmetçilik propagandası yaparak milli duyguları zedelemekle suçlanan Adnan Oktar 1986 yılında tutuklandı. 10 ay cezaevinde yattı. Adnan Oktar, 8 Temmuz 1991'de, İzmir Altınyunus'ta gözaltına alındı. Polis gözetiminde İstanbul'a getirilen Adnan Hoca'nın Ortaköy'deki evinde arama yapıldı. Kütüphanesinde jelatin kağıdına sarılı olarak 4 gram kokain bulundu. Adnan Oktar, İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi'nde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Hakkında, uyuşturucu madde kullanmak suçundan İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Mahkeme aşamasında, Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu'ndan gelen raporla, Adnan Hoca'nın kanında 5 miligram kokain artığı bulunduğu ortaya çıktı. 1993 yılında delil yetersizliğinden beraat etti.



Kapalı Zarf operasyonu


İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, Adnan Hocacılar'a yönelik baskınlarda, terör operasyonlarında kullanılan ve 'Kapalı Zarf' adı verilen yöntemi uyguladıklarını açıkladı. Hasan Özdemir'in, Türkiye'deki gelmiş geçmiş en büyük çete operasyonu olarak nitelediği baskınlar başlamadan önce, adreslere gidecek amirlerle çok gizli bir toplantı yapıldı. Operasyonu yönetecek amirlere, gidecekleri adresler kapalı zarflar içinde teslim edildi. Zarfları, operesyon başlamadan yarım saat önce açmaları için amirler uyarıldı. Birimlerin başındaki amirlerin, operasyon başladıktan sonra birbirleriyle telsiz ve telefon görüşmeleri yapması da kesinlikle yasaklandı. 02.30'da operasyon başlatıldı. Zarfları açan birim amirleri, kendilerine verilen adreslere baskın düzenlediler. Operasyonun duyulmaması için, gözaltına alınan kişilerin, yakınlarıyla görüşmelerine izin verilmedi. İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, geceyarısı baskınlarını, ‘‘İstanbul halkı için yaptığımız en önemli operasyon. Bunlar bir çete. Vatandaşın, çoluğunu çocuğunu şantajla kaçırıyorlardı. Bir yılan haline gelmişlerdi. İstanbul'un kangreniydiler’’ diye değerlendirdi. Adnan Hocacılar'ın mağdur ettiği kişilerin şantaj nedeniyle şikáyetçi olamadığını öne süren Hasan Özdemir, ‘‘Şikáyetçi olsunlar. Kimliklerini kesinlikle gizli tutacağız’’ sözü verdi.



3.5 saat arayıp 1 poşet götürdüler


Polis, 03.00 sıralarında, lösemi hastası olan ve başlattığı kan bağışlama kampanyasıyla gündeme gelen Doktor Oktar Babuna'nın Erenköy Yeşillik Sokak 5 Numara'daki evine de baskın düzenledi. Polisler, 3.5 saat süren aramadan sonra ellerinde bir poşetle evden ayrıldılar. Polis ekiplerinin evden ayrılmasından sonra basın açıklaması yapan Doktor Oktar Babuna, ‘‘Evime gelen polisler çok kibar ve iyi davrandılar. Onlar bizi çok sevdiklerini söylediler. Böyle bir uygulamanın neden yapıldığını kendilerinde anlamamış. Ama ben dindar ve muhafazakár bir insanım. Geceyarısı bu şekilde evime girilmesini hiç de doğru bulmuyorum. 75 yaşındaki babam, bu ani geliş nedeniyle rahatsızlandı. Babama ait konferans dialarına ve bazı dini kitaplara el koydular. Bu konuyu devlet büyüklerimize kadar ileteceğim’’ dedi. Polisin ifadesini almadığını da belirten Dr. Babuna, evine yapılan baskının Bilim Araştırma Vakfı üyelerinin evlerine yapılan baskınla ilgili olduğu yolunda duyum aldığını da belirterek, ‘‘Ben Bilim Araştırma Vakfı'na üye değilim. Adnan Oktar'la topu topu bir iki kez görüştüm. Ama dindar ve muhafazakár bir insan olduğumu daha önce de belirtmiştim’’ dedi.



Müritlere kelepçe


Çizgi ötesi şık giyinen, parlak ceketlerinin altından, Smith Wesson tabancalarının kabzası şişkinlik yapan Adnan Hoca'nın yakışıklı müritleri, önceki gece düzenlenen en büyük çete operasyonuyla yakalandılar. Bilim Araştırma Vakfı'nın en çok tanınan üyelerinden, vakfın sözcüsü Bahadır Güven (eli silahlı), dün gözaltına alınan 75 kişinin arasındaydı. Vakfın Genel Sekreteri Adnan Tınarlıoğlu (solda üste), eski başkanı Ufuk Zeytinoğlu, eski manken Gülay Pınarbaşı, Halil Müftoğlu, Burak Abacı, sabaha karşı, ellerine kelepçe vurularak, Vatan Caddesi'ndeki Emniyet müdürlüğü'ne getirildiler.



Adnan Hocacılar: Masonların komplosu

ADNAN Hoca olarak tanınan, Bilim Araştırma Vakfı Fahri Başkanı Adnan Oktar ve vakıf üyelerinin evlerine önceki gece düzenlenen baskınlar, Bilim Araştırma Vakfı'nca ‘Hukuksuz’olarak nitelendirildi. Vakfın gönderdiği yazılı açıklamada şöyle denildi: ‘‘BAV, kurulduğu 1990 yılından bu yana Türk milletini bölücü ve komünist akımlara karşı fikri yönden bilinçlendirmektir. Dolayısıyla BAV'ın hizmetlerinden rahatsız olanlar, ancak bu hedeften rahatsız olan çevrelerdir. Bunlar özellikle bir kısım komünist odaklar ve masonik mahfillerdir. Özellikle vakfın komünist ideolojinin temeli olan Darwinizm'in geçersizliğini Türk toplumuna duyrmayı amaçlayan faaliyetleri bu odakları ciddi biçimde rahatsız etmiştir. ’’

13 Kasım 1999 Cumartesi
Hürriyet


http://webarsiv.hurriyet.com.tr/1999/11/13/156483.asp


"Adnan Oktar beni elledi."


Dini duygularını sui istimal ederek kandırdıkları genç kızları bataklığa sürüklüyorlar


"Adnan Oktar beni elledi." Dini duygularını sui istimal ederek kandırdıkları genç kızları bataklığa sürüklüyorlar

Kızları kurtardı 

Mahkemedeki ifadelerinden çark eden ve örgüt içinde ‘‘motor’’ diye adlandırılan kızları Adnan Oktar'ı kurtardı. Oktar'la birlikte sağ kolu diye adlandırılan Fırat Develioğlu da bırakılınca, davada tutuklu sanık kalmadı.


ŞANTAJ çetesi kurduğu iddiasıyla 255 gündür tutuklu yargılanan Bilim Araştırma Vakfı Fahri Başkanı Adnan Oktar'ı, örgüt içinde ‘Motor’ olarak adlandırılan kızları kurtardı. Poliste ve savcılıkta, ‘‘Bizleri seks kölesi gibi kullandılar’’ diyen, Adnan Oktar'la birlikte uygunsuz biçimde yakalanan Tuğçe Doras ve Seçkin Piriler,mahkemede ifadelerinden çark ettiler. Kızlar son ifadelerinde‘‘Polis bize baskı yaptı, bu insanlardan hiç zarar görmedik’’deyince, Adnan Oktar ve sağ kolu Fırat Develioğlu tahliye edildi. Oktar ve Develioğlu'nun tahliyesi ile birlikte, 36 sanıklı davada tutuklu kimse kalmadı. İstanbul 1 Nolu DGM'de görülen davaya tutuklu sanıklar Adnan Oktar, Fırat Develioğlu, tutuksuz sanıklar Mehmet Atmaca, Emre Çalıkoğlu, Adnan Tınarlıoğlu, Cihat Gündoğdu, Alev Ulaşoğlu katıldı. Müştekiler, gazeteci-yazar Fatih Altaylı, Tuğçe Doras, Seçkin Piriler, İlhan Ulaş, Makbire Manioğlu, Güzide Aydoğmuş, Selma Kıral veHüseyin Can Akıncıoğlu da duruşmada hazır bulundu. 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Organize Suç Örgütleriyle Mücadele Yasası'nın Türkiye'de nasıl uygulandığını görmek amacıyla İngiliz, Fransız ve İtalyan avukatlar da duruşmayı izledi.



VİCDANEN ŞİKAYETÇİYİM

Müşteki Güzide Aydoğmuş ise hakimin, ‘‘Şikayetçi misiniz?’’sorusu üzerine, ‘‘Evet, evet, evet’’ diyerek söze başladı. Kızını 15 yaşından 25 yaşına kadar göremediğini belirten Aydoğmuş, şu ifadeyi verdi: ‘‘Müslümanlığı 3-5 kişiden öğrenecek değilim. Her zaman siyah giyinen, 2 lisan bilen bu insanların bugün hoş görünmek için beyaz giyinip ne benim ne de kızımın etrafında dolaşmasını istemiyorum. Vicdanen şikayetçiyim ama rahat etsinler hukuken şikayetçi değilim.’’ Hakimin, ‘‘Hiç tehdit aldınız mı?’’ sorusunu gülümseyerek alaylı bir ses tonuyla cevaplayan Güzide Aydoğmuş, ‘‘Bunlar çok kibar, çok nazik, çok tatlı çocuklar. Öyle ki; şikayetimi bu şekilde değil, farklı şekilde geri almam için öyle telefonlar aldım ki... Tehdit almadım, kibar yaklaştılar, şikayetçi olmamamı istediler’’dedi.

Ne demişlerdi

Hoca beni elledi...


Adnan Oktar'ı ifade değiştirerek kurtaran Tuğçe Doras, polisteki ifadesinde şöyle demişti: ‘‘Bahadır bana anal seks yapmak istediğini söyledi. Nedenini sorunca, evlilik bağımız olmadığı için normal seks yapmamızın günah olduğunu, anal seksin ise helal olduğunu söyledi. Bunu istemedim ama oral seksi kabul ettim. Ebru Akyüzalp ve Ersin Alacadağ'ın şahitlik edeceği şekilde oral seks yaptık. Oral seks esnasında, erkeğin spermlerini yutan kadının saçlarının parlaklık kazanacağı, cildinin daha güzel olacağı söyleniyordu. Ancak ben spermleri tükürdüm. Bir gün Bahadır, beni Adnan Hoca'nın kaldığı eve götürdü. Tanıştırmadan önce bana, ‘Abinin cinsel konulardaki tecrübeleri çok geniştir. Sana yardımcı olur' dedi. Bahadır beni son olarak Adnan Oktar'ın evine götürdü ve mutfak kısmında, iç çamaşırıma bakarak, ‘Çok güzel. Kırmızı iç çamaşır giymişsin' dedi. Adnan Hoca ile yalnız kalmıştık. ‘Beni dışardakilerle bir görme. Abi, kardeş, baba gibi gör' diyerek soyunmamı istedi. Çok etkilendim, giysilerimi çıkararak, kırmızı renkli iç çamaşırımla kaldım. ‘Ben doktor gibiyim, çekinme, komple soyun' dedi. Anadan üryan soyundum, bazı yerlerimi elleyerek, bana iltifat etti.’’


Oral seks yaptırdılar

Seçkin Piriler ise şöyle konuşmuştu: ‘‘Bora beni Adnan Hoca'nın yanına götürdü. Bu sefer, göğüslerim görünecek şekilde bluzumu çıkardım. Bora bana sürekli, anal ve oral seksin, evli olmayanlar için helal olduğunu, normal seksin haram olduğunu söylüyordu. Yapılan baskılar sonucu, Kandilli'deki evde, kuzeni Ebru Akyüzalp'in şahitliğinde, Bora ile oral seks yaptım. İki kez oral seksten sonra ayrıldığım Bora'nın arkadaşı Gökalp Barlan ile tanıştım. O da benzer isteklerde bulununca, gruptan ayrıldım.’’



Şikayetçiyim

Müşteki Fatih Altaylı, 1994 yılında bir radyo programında Adnan Hocacılarla ilgili bir gazete haberi okuduktan sonra, Galatasaray Lisesi'nden tanıdığı Fırat Develioğlu'nun kendisini arayarak, ‘Bizimle uğraşma. Sen bizim kim olduğumuzu biliyorsun. Adnan abinin etrafında toplandık. Bizim yanlış bir işimiz yok’ dediğini söyledi. Altaylı şöyle devam etti: ‘‘Ben de kendilerine bu tehdit uslubunu sevmediğimi söyledim. Kendileriyle uğraşacağımı da belirttim. Bundan sonra grup, benim hakkımda yayınlar yapmaya başladı. Benim homoseksüel olduğumu, eşimi pazarladığımı bile iddia ettiler. O tarihte Boğaziçi Üniversitesi'nde okuyan eşimi, bu gruptan olduğunu bildiğim kişiler, tehdit ve hakaretlerle taciz ettiler. Eşim, psikolojik olarak bunlardan çok etkilendi. Parasal bir menfaat istekleri olmadı. Zaten onlara verecek paramız yok. Birebir tehditle karşı karşıya kalmadık. Sanıklardan şikayetçiyim.’’



255 gün yattı



255 gün sonra serbest kalan Adnan Oktar, mahkemenin ara karar için duruşmaya ara vermesi üzerine heyecanlandı. Yaklaşık 10 dakika süren aradan sonra mahkeme kararını açıklarken tahliye edildiğini öğrenen Oktar kulaklarına inanamadı. Şaşkınlıkla gözlerini iri iri açan Oktar, cezaevine götürülürken iyice rahatlamıştı.


Çantası 3 milyar


Poliste verdikleri ifadelerle Adnan Oktar'ın tutuklanmasına neden olanlardan, Hoca'nın müridleri Tuğçe Doras ve Seçkin Piriler, mahkemede polisi suçlayıp şikayetlerini geri aldılar. Oktar'ın kurtulmasını sağlayan iki manken-foto model şıklıkları ve güzellikleriyle dikkat çekerken Seçkin Piriler'in yaklaşık 5 bin dolarlık (3 milyar 215 milyon TL.) ünlü Prada Milano marka deri çanta taşıdığı görüldü.



http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2000/08/05/229237.asp

"Adnan Oktar Çete Lideridir"

"Adnan Oktar Çete Lideridir"


'Adnan Hoca çete lideri'

Yargıtay, Adnan Oktar ve 17 kişinin yargılandığı davada, yerel mahkemenin zaman aşımından düşme kararını bozdu 
'Adnan Hoca çete lideri'Yargıtay, Adnan Oktar’ın da aralarında bulunduğu 18 kişi için, davanın zaman aşımından ortadan kaldırılmasına ilişkin mahkeme kararını bozdu. İşte Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin, “Adnan Hocacılar Grubu” davasıyla ilgili kararındaki tespitler:

ADNAN OKTAR ÇETE LİDERİ: Adnan Oktar, çıkar amaçlı suç örgütünün (çete) kurucusu ve lideridir. Diğer 17 sanık ise çete lideri ve örgüt için faaliyette bulunan kişilerdir.

KARDEŞLER-BACILAR: Örgütteki erkek üyeler ‘kardeşler’, bayan üyeler ise ‘bacılar’ adı altında örgütlenmiştir. Bu kişiler Oktar’ın talimatlarıyla örgütü yönetmektedirler.

GAZETECİLERE ŞANTAJ: Sanıklar grupla ilgili yayın yapan gazeteciler hakkında, cinsel sapıklık içinde oldukları, eşlerini pazarladıkları ve uyuşturucu kullandıkları şeklinde incitici ve küçük düşürücü yazılar yazmışlar, fotomontajlı fotoğraflarını resmi kurumlara ve bu kişilerin yakın çevresine göndermişlerdir. Örgüt, gazetecileri yıldırmak suretiyle aleyhlerinde haber yapılmasını engellemeyi, diğer gazetecilere de gözdağı vererek, nüfuz elde etmeyi amaçlamıştır.

KÜÇÜK KIZLARA CİNSEL TUZAK: Çete, Oktar’ın belirlediği kurallarla uyguladıkları farklı cinsel anlayışlarını devam ettirebilmek için kızları lüks yaşam tarzıyla etkileyip gruba katmış, ayrılmak isteyene karşı gizli kamera görüntüsü kullanmıştır.

ÇETEDEN YARGILANSINLAR: Bu eylemler cebir ve şiddet kullanarak çıkar amaçlı örgüt kurma ve yönetme suçuna girmektedir. Bu suç yönünden 18 sanık hakkında zaman aşımı süresi dolmamıştır. Mahkemenin davanın zamanaşımından düşmesi kararı oy birliğiyle bozulmuştur.

Kaldırılan İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ana davanın iddianamesinde, Oktar’ın 7-18 yıl, diğer sanıkların ise 6 ay-16 yıl arasında hapsi istenmişti.

9 mahkeme dolaşmıştı
Dava, 10 ocak 2000’de İstanbul 1 No’lu DGM’de açıldı. Reddi hakim talebi nedeniyle heyet çeklince, dava 2 No’lu DGM’ye gitti. Bu mahkeme görevsizlik kararı vererek dosyayı 3 No’lu DGM’ye gönderdi. Yasa gereği dava DGM kapsamından çıkarılınca, davaya konu olan suçun geçtiği yerler ve çeşitli nedenler yüzünden 6 mahkeme daha dolaştı. Bu sırada aradan 4.5 yıl geçmişti. Bu kez de yerel mahkeme zaman aşımından davanın ortadan kaldırılmasına karar verdi ve dava Yargıtay’a gitti.


http://haber.gazetevatan.com/0/120078/1/Haber

Şeyh(!) Abdülkerim öldürüldü mü? Bu ani ölüm çok manidar oldu!

Adnan Oktar'ın çirkin yüzünü deşifre edenlere hep bir şeyler oluyor Şeyh Abdülkerim öldürüldü mü
Adnan Oktar'ın çirkin yüzünü deşifre edenlere hep bir şeyler oluyor Şeyh Abdülkerim öldürüldü mü


Ve, O adam aniden ÖLDÜ! Bu tuhaf ve ani ölüm çok manidar bulundu! 

Son dönemde Adnan Oktar’a çok sert muhalefet etmeye başlayan Şeyh Abdülkerim aniden ölüverdi. Bu ani ölüm kafaları karmakarışık etti. Abdülkerim son zamanlarda sık sık tehdit ediliğini söylüyordu.


Eskiden beri Adnan Oktar gurubuna dahil olup da sonra ayrılanların başlarına bir iş geliyordu. Gruptan ayrılan bir mürid (her nedense) 11. kattan atlamıştı(!), diğeri de Boğaz köprüsünden... Köprüden atlayarak intihar ettiği iddia edilen gencin babası yıllarca oğlunun öldürüldüğünü ve olayın görgü şahitlerinin bulunduğunu iddia etmişti.

Cübbeli Ahmet Hoca’nın başına gelenler ise zaten malum. Şeyh(!) Abdülkerim gibi Cübbeli de tehdit edildiğini kameraların karşısında defalarca söylemişti. Hakkında hazırlanan kaset bir seneye yakın medyada dolaşmış ama Cübbeli’yi karalamaya yetmemişti. Cübbeli “Bana diyor ki, reddiyelerden vazgeç. Yoksa daha kötü, erkek erkeğe gösteren bir kaset yayacağım meydaya.” iyerek, geçmişi şantaj ve sek kasetli şantaj olayları ile dolu olan Adnan Oktar’ı işaret ediyordu. Cübbeli de dik durdu ve şimdi içeride. Aylardır doğru düzgün bir yargılama bekliyor.

En son olarak, Şeyh Abdülkerim namıyla meşhur olan, sözde Şeyh Nazım Kıbrısi’nin talebesi de Adnan Oktar’a karşı sert mücadeleye girmiş ve onun alçak yüzünü kamera karşısında anlatmaya başlamıştı. 

Derken gayet sağlıklı ve dinç gözüken bu zatın da ölüm haberini aldık. 

SAPIK” , “ONUN BUNUN ÇOCUĞU” , “KART ZAMPARA” , “SİYONİST UŞAĞI” Gibi çok çok ağır ifadeleri Adnan Oktar'ın suratına çarpan Abdulkerim’in, gayet dinamik ve enerjik olmasına rağmen bu süreçte şüpheli bir kalp krizi neticesinde hayata gözlerini yumması kafalarda soru işareti bıraktı. 

Son Sohbetlerinde Tehdid edildiğini belirten ve şehadetin kudsiyetinden bahseden Abdulkerim, “Nereyi işaret ediyorsunuz?” diye soruldugunda “BUNU HERKES BİLİYOR , SİZ Mİ BİLMİYORSUNUZ?” Demişti...

Konu başlıkları

15 temmuz 16 nisan 33. derece masonlar A9 TV abd abdullah öcalan abdülkadir selvi acun ılıcalı adamlık dini adil serdar saçan adnan hoca adnan hoca gerçekleri gizlemeye çalışıyor adnan hoca'nın kızları adnan hoca'nın seks tuzakları adnan menderes adnan oktar Adnan Oktar (Harun Yahya) adnan oktar apo kadar tehlikelidir adnan oktar cinayet adnan oktar çetesi adnan oktar davaları adnan oktar hain mi adnan oktar israil'e mi çalışıyor? adnan oktar kedi adnan oktar kimdir Adnan Oktar Kimdir adnan oktar kime çalışıyor adnan oktar mason mu adnan oktar mehdi mi adnan oktar paranoyak mı adnan oktar ruh hastası mı? adnan oktar siteleri neden kapattırıyor adnan oktar şantaj adnan oktar tv adnan oktar ve çetesine polis baskını adnan oktar ve çıplak namaz adnan oktar ve mossad adnan oktar ve nazım kıbrisi adnan oktar ve organ kaçakçılığı adnan oktar ve sabetayistler adnan oktar videoları Adnan oktar yahudi mi adnan oktar'a dava açmak adnan oktar'ın 46 raporu adnan oktar'ın aldığı cezalar adnan oktar'ın davaları adnan oktar'ın kızları adnan oktar'ın mahkemeleri adnan oktar'ın motorları adnan oktar'ın sapık fetvaları adnan oktar'ın zenginliğinin kaynağı adnan oktarın etrafı gizli yahudiler mi adnanoktar adnanoktar mehdi mi ahit'in çocukları ahmet gündel ahmet hulusi ahmet takan ahmet yavuz ahu paşakay ahu tuğba ak parti akademi akademi dergisi akıl hastası akit akp'nin gerçek yüzü aladağ yangını alev babuna ali erbaş ali tulum altuğ müştak berker altuğ revnak eti anadolu ajansı anal seks anayasa mahkemesi ankebut ağı ankebut operasyonu arizona armagedon askerlik aslı süme efeoglu aşı atatürk eşcinsel miydi atatürk gay miydi av serdar öztürk av. fatih mehmet doğan av. gülcan karakaş avrupa insan hakları mahkemesi avukat ceyhun gökdoğan avukat serdar öztürk ayça pars aydan saraçoğlu ayetullah humeyni aylin atmaca aylin kocaman ayşe arman dormen ayşe hüma babuna ayşe pınar akkaş ayşegül esra atik ayşegül hüma babuna ayşin altuniç güven aytunç erkin azerbaycan b'nai b'rith bacılar başkanlık bav beyaz tv bilderberg bilim araştırma vakfı binboğa sıddık yarman bora can yıldız bosna hersek bozulmuş tevrat BST yapı bülent arınç bülent ersoy büyük israil büyük israil projesi bylock caner taslaman canlı cansu canan özgen cem küçük cem sedat altan cevat babuna ceylan özgül ceza chp cia cia ajanı fethullah gülen cinsel istismar cinsel sapıklık cnn türk cumhurbaşkanı cübbeli ahmet hoca cüneyt özyaşar çağla saraç darbe tiyatrosu darwinizm deli raporu deprem derin devlet devlet bahçeli didem ürer dilek güngör dinler arası diyalog diyanet işleri başkanı doç dr. sefa saygılı donald trump ebru şimşek ebru yılmazatilla umur ece koç edip yüksel ehl-i sünnet ekşi sözlük emine mine kalça emre dorman emre yaşar ertüzün ensest aile içi sapıklık ensest ilişkiler ve adnan oktar ergenekon ergenekon davası erol simavi erol şimşek esat tyontuç eserleri esra saraçoğlu esrar evanjelistler evet fahrettin aslan faruk çelik fatih erbakan fatih tezcan fatma ceyda ertüzün fazilet partisi fehmi çalmuk ferhunde eda babuna fethullah gülen fetö fırat develioğlu fikret seçen franco frattini gerçek yüzü gizlenen gerçekler gizli dünya devleti gizli ermeniler gizli yahudiler global yayıncılık goyim gökalp barlan gülgün feyman gülgün göktan gülşah güçyetmez Gürkan Hacır güzin erkan onat haber türk habertürk hadi salihoğlu hahamlar haiti depremi halil hilmi müftüoğlu harun yahya harun yahya belgeselleri harun yahya kimdir harun yahya kitapları harun yahya videoları hayır hırsızlık hipnoz humeyni hür ve kabul edilmiş masonlar hürriyet hüsamettin özkan hüseyin avni mutlu ılgaz zorlu ibrahim seral köprülü ibrahim tuncer ibranice içimizdeki israil iftira ilik nakli inşaallah intihal / aşırma eserler intihar inuray tınar İslam'a zarar veriyorlar islamcılık israil israil ajanı italya izle Kabala kainatın ulu mimarı kan kampanyası kara mizah kara para kardeşler kartal iş kedicikler kenan oktar kerem hasanoğlu kıyamet alemetleri kızıl elma kızıl imamcılar kimdir kitapları koç üniversitesi korkutma korona köşe yazıları kripto Yahudiler kripyo yahudiler kurtlar vadisi pusu kürt yahudileri levent göktaş lions klübü lions klüpleri loca madde hayal mi maddenin ardındanki sır martin luther king mason listesi masonalr masonlar masonluk maşaallah materyalizm mavimarmara mehdi mehdi adnan oktar mehmet baransu mehmet coşkun pamir mehmet ender daban Mehmet Fahri Sertkaya mehmet noyan orcan mehmet şevket eygi melhame-i kübra melisa aslı pamuk meltem daban meral kalça mert sucu merve büyükbayrak mesut yar mevdudi mhp mikro kameralı seks tuzağı milli gazete milli görüş milliyet mine kırıkkanat miras mossad muazzez abacı muazzez ersoy muharref bozulmuş tevrat muharref tevrat muharrem ballı murat ünal mustafa keser muta nikahı necmettin erbakan nedim keçeli negehan alçı nevin özkan nil kalkavan nurculuk nuri özbudak nurşah aksoy nüfuz elde etmek oben karatepe oda tv oğuzhan asiltürk okan kaan bayülgen Oktar babana oktar babuna onur akay operasyon oral seks organ bağışı organ kaçakçılığı organ mafyası organ nakli osman durmuş osman sınav oy öldürüldü mü örgüt lideri pakraduniler pelin batu pınar tezcan pınar turan PKK polat türkmen pornocu kesetçi adnan oktar posta ptt pul müzesi rasim ozan kütahyalı recai kutan recep tayyip erdoğan referandum reza zarrab rotary klüpleri rtük rus ihtilali saadet partisi sabetay sevi sabetaycılar sabetayist listesi sabetayistler sabetayistlerin şifreleri sabetayistlik sabetayizm sadettin tantan sağlık bakanı said-i nursi sanhedrin hahamları sansür satanizm savaş kalafat savcı sebahattin önkibar seçim sefa saygılı selahattin demirtaş serdar dayanık seyret seyyid mi show tv siyasal islam siyonist israil siyonistler siyonizm slider sosyal ağlar sözcü suç suikast suprem konsey suriye sorunu süleyman demirel süleyman soylu süleymancılar cemaati süprem konsey şener şen şeyh abdülkerim şiilik şikayet şizofren taciz ve tecavüz tahsin akkaş talat halman tarkan yavaş tbmm tevrat teyfur erdoğdu TGRT tımarhane trt tuğçe eyilik tuncay opçin tuncay tokay tunçay tokay turgay ciner tülay kumaşcı tv8 ukrayna uyuşturucu ünlü sabetaycılar üsteğmen serdar öztürk Vahdet-i Vücud video video izle videolar yahudi organ kaçakçılığı yahudiler yahudilik yakup balaman yalancı mı yalçın küçük yargıtay kararı yazarlar yeliz sucu yeni şafak yeniçağ yıldırma yılmaz kuruca yolsuzluk york testi youtube yusuf erkan özoğuz yüksek islam ahlakı zeynep şener zihin kontrolü zihin/Beyin Kontrolü - Telegram zina zor ve tehdit