Adnan Oktar ve organize suç çetesi, ORGAN ticareti de mi yaptılar? |
O hayatını yaşıyor hastalar ölüyor
İlik bankalarının yetersiz oluşu, lösemi hastalarını ölüme sürüklüyor. Olay, Oktar Babuna skandalına dayanıyor.
6 yıl önce Babuna için toplanan 160 bin ilik örneğinden 120 bini kayıp. Peki ne olacak?
***
Babuna hayatta kaldı ama hastalar tek tek ölüyor
Dr. Oktar Babuna için başlayan kampanya pek çok soru işaretiyle gölgelendi. Bu yüzden ilik bankası hala işlemiyor ve pek çok hasta ölüyor.
Altı yıl önce küçük bir gazete ilanı Türkiye'yi ayağa kaldırmaya yetti. İlana bakılırsa Dr. Oktar Babuna kan kanseriydi, sayılı günü kalmıştı. Uygun bir ilik bulunması gerekiyordu ve 10 milyar lira ödül verilecekti. Haber gazetelerde yayınlanınca onbinlerce kişi kan vermek için sıraya girdi. Genelkurmay Başkanlığı'ndan üniversitelere kadar hemen herkes genç doktorun hayatını kurtarmak için seferber oldu. Toplanan kanlar Türkiye'deki kapasite yetmediği için dünyanın dört bir yanındaki laboratuvarlara gönderildi. Kampanya bütün hızıyla sürerken itirazlar yükselmeye başladı. Uzmanlar bu işin "ödül karşılığı" yapılmasının ahlaka uygun olmadığını söylüyordu. Bir kemik iliği bankasının böyle alelacele kurulması doğru değildi. Bazı uzmanlar da Richter türü kanserde ilik nakli değil, yoğun kemoterapi yapılması gerektiğini söylüyordu. Ancak bu itirazlar cılız bir ses bile olamadı. Dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş kampanyayla ilgili şüphelerini yüksek sesle dile getirdi. Durmuş öncelikle dünya üzerinde "ücretsiz" doku analizi yapan laboratuarlar varken, milyon dolarlık laboratuvar faturalarına itiraz ediyordu. Ayrıca kanların "stratejik" olarak başka işlerde kullanılabileceğini söylüyordu. Ve en son bomba da Dr. Oktar Babuna'nın "Adnan Hocacılar" olarak adlandırılan gruptan bir isim olmasıydı. Bu grup gizli çekimlerle şantajdan, "montaj" fotoğrflarla karalamaya kadar bir dizi suçlamaya karışmıştı ve "organize suç çetesi" olarak yargılanıyordu. Oktar Babuna Adnan Hoca'nın müridi olduğunu gizliyor, soruları "Herkes yardım ediyor" diye geçiştirmeyi tercih ediyordu. Oysa kampanyanın merkezinde "Adnan Hocacılar" vardı, işin mali yanının bir bölümü ise İstanbul Tıp Fakültesi Vakfı tarafından üstlenilmiş, vakıf yöneticileri sonradan bu ilişkiden de pişman olmuştu. Bu iddialar ve "Bağışlar Adnan Hoca'ya" gidiyor endişesi kampanyanın hız kesmesine yol açtı. Temmuz ayına gelindiğinde kampanyalar Sağlık Bakanlığı tarafından durduruldu. Toplanan "Etik Kurul" da Babuna'nın hastalığı için "kemik iliği nakline gerek olmadığı" kararına vardı.
KANLAR REHİN KALDI
Sabetayis(Gizli Yahudi) bir ailenin ferdi olan Oktar Babuna |
Kan vermek için sıraya giren kalabalık ve heyecan dinince fatura da ortaya çıktı. Kampanya boyunca 160 bin kişiden kan alınmıştı. Bunlardan 40 bini Türkiye'de, Mahmut Çarin'in yönetimindeki ilik bankasını oluşturdu. Geriye kalan 120 bin örnek ise yurtdışındaki laboratuvarlarda "rehin" kaldı. Kampanya'da yaklaşık 5 milyon dolar toplanmış, paranın büyük bölümü Çapa'daki ilik bankası için cihaz alımına harcanmıştı. Ancak borçlar dikkat çekiciydi. Sadece ABD'deki bir laboratuar 95 bin örneğin sonuçlarını vermek için 3.4 milyon dolarlık bir fatura çıkardı. Sağlık Bakanlığı faturayı ödemeyi reddetti. Bu kan örneklerinin sonucu bu güne kadar Türkiye'ye getirilemedi.
FATURA AĞIR
Her yıl 2 bin 500 kişinin lösemiye yakalandığı tahmin edilen Türkiye'de bir "kemik iliği" bankası pek çok hayat kurtarabilirdi. Aslında mevcut üç ayrı kemik iliği bankası vardı. Ancak ellerindeki doku örnekleri yetersizdi. İstanbul Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı'nda Mahmut Çarin'in yönetimindeki "İlik Bankası"nda değişen açıklamalara göre 40 bin ile 60 bin arasında örneğe ulaşıldı. Fakat Adnan Hocacı'ların yürüttüğü kampanyanın faturası zamana yayılıyordu ve ağırdı. Öncelikle lösemi hastaları ve yakınları "ilik naklinin" hayat kurtardığına inanmış, diğer tedavileri reddetmeye başlamıştı. Bunun dışında organ bağışı ve doku örneği konusunda bir tıkanma ortaya çıktı. Hızla ve alelacele yürütülen kampanyanın yarattığı şaibeler yüzünden "İlik Bankası" kurumlaşamadı. Sadece son birkaç yılda ilik nakli için sırada bekleyen bin 300 civarındaki hastadan 400'ü öldü! İlik Bankası'nın kurumlaşamamasında "Babuna Kampanyası"na büyük destek veren resmi ve sivil kuruluşların yaşadığı hayal kırıklığının rolü tartışılmazdı. Kampanyadan sonra bazı gazete haberlerinde "Tüyler ürperten iddilar" da ortaya çıktı. "Babuna Kampanyası"na katılan emekli öğretmen Güler Ergin daha sonra telefonla arandığını ve "İlik için dokularınız uymadı ama böbrek verebilirsiniz" diye "baba" Cevat Babuna tarafından arandığını söylüyordu. Benzer biçimde kampanyaya katılan Mahir Yavaş da "Amerika'ya götürülme" teklifi aldığını, ancak uyarılar üzerine vazgeçtiğini gazetecilere anlatıyordu. Kampanyaya katılan iki ayrı kişinin "araması" güvenlik için soru işaretlerini de ortaya çıkardı.
BANA GURUR VERİR!
Oktar Babuna ise olup bitenlerden pek de rahatsızlık duymuyor. Geçmişte "onlar da yardım etti" diye geçiştirdiği soruyu bugün "Adnan Hoca'nın arkadaşı olmak bana gurur verir" diyecek kadar rahat biçimde cevaplıyor. Kampanyanın yol açtığı hayal kırıklığını ise kabullenmiyor. Babuna Kampanyası'ndan altı yıl sonra manzara özetle şu; Oktar Babuna hayatını sürdürüyor, hastalar ise ölüyor.... kırıklığına dönüştü. Yaratılan güvensizlik organ nakli ve "İlik Bankası'na darbe indirdi.
http://arsiv.sabah.com.tr/2005/04/27/cp/gnc109-20050417-102.html
****
Adnan Hoca'nın ahlakını örnek aldım
* Çok sınırlı bir süreniz olduğu söyleniyordu. Ancak aradan altı yıl geçti?
Amerika'daki MD Anderson Kanser Hastanesi'nde en öldürücü kanser olan Richter's Sendromu tanısı kondu. Bu hastalar en fazla 6 ay yaşıyorlar. "Bu süreyi aşmışsın 1-2 aylık ömrün kalmış olabilir. Sana deneysel bir tedavi verelim ve eğer kaldırabilirsen kemik iliği naklini deneriz" demişlerdi. Geçirdiğim 2 kemik iliği nakli, 12 kemoterapi tedavisi ve aldığım 100 bin haptan sonra bugün yaşayan tek hasta olduğumu söylüyorlar.
* Hastalığınızın ilik nakli gerektirmediği belirlenmişti...
İki kemik iliği naklinden sonra bugün dünyada bu hastalıkla yaşayan tek hasta olduğumu tedavi olduğum hastanedeki dünyanın en ünlü uzmanları söylüyorlar.
* Uyumlu dokunun daha önce bulunduğu ancak kamuoyundan gizlendiğini ileri sürülmüştü..
Uygun ilik dünya bankasından bulunmuştu. Bunu bana bildiren de kampanyanın durdurulduğu gün olan 17 Haziran 1999 tarihli bir fakstı. Bu kadar ölümcül bir hastalıkla mücadele ederken hem uygun ilik bulunup hem de bunu nasıl 2.5 ay saklayabilirdim? Siz de takdir edersiniz ki bu hem akla hem mantığa aykırı bir iddia. Kampanyada bana uygun hiç bir verici çıkmadı.
* Hastalık "ölümcül" dediniz. Bu konuda kandırıldıklarını düşünenleri haksız mı buluyorsunuz?
Sağlık durumumun kötüye gitmemesinin ve şifa bulmamın kimsede olumsuz bir düşünce uyandırdığını düşünmüyorum. Kim bir hasta için 'acaba neden ölmedi' veya 'acaba neden kötüleşmedi' diye düşünebilir. İnsanlarımızı tenzih ederim böyle bir düşünce çok zalimce olur. Böyle bir şey güvensizlik değil aksine vicdanı olan herkes için olsa olsa bir mutluluk sebebidir.
* Siz kendinizi Adnan Hocacılar'dan biri olarak mı değerlendiriyorsunuz?
Adnan Oktar Beyefendi Harun Yahya müstear ismiyle 250'nin üzerinde kitap yazmış, dünya çapında bir alim ve yazar. Adnan Bey'in ahlakını kendime örnek alıyorum. Eğer beni söylediğiniz gibi Adnan Bey arkadaşı olarak kabul ederse bu benim için çok büyük bir şeref olur.
* "Babuna Kampanyası" ile doku bankası konusunda etkileri bu gün de görelen bir güvensizlik yaşandı?
Bu dünya tarihinin en büyük sivil hareketi olarak tarihe geçti. 30 senede yapılamayanları 3 ayda gerçekleştirdik. Ulaştığımız 160 bin doku örneğine İngiltere 30 senede ulaşmış. Türkiye zaman kaybetmek bir yana 30 sene ileriye gitti. Eğer önü kesilmeseydi milyonlarca veriyle dünyanın en büyük kemik iliği bankası bizde olacaktı.
* Güler Ergin isimli bir emekli öğretmen kampanyada kan verdiğini, bir süre sonra babanız Cevat Babuna'nın kendisini aradığını ve böbreğini vermeyi teklif ettiğini ileri sürdü?
Kemik İliği Bankası verilerine İstanbul Tıp Fakültesi'nde dönemin Tıbbı Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Mahmut Çarin'den başkasının ulaşması mümkün değildir. Dolayısıyla bu haber bana ve aileme o dönem bir kısım medyada nasıl iftiralar atıldığının çok güzel bir kanıtıdır.
http://arsiv.sabah.com.tr/2005/04/27/cp/gnc111-20050417-102.html
***
Sağlık Eski Bakanı Osman Durmuş |
Hastadan bilgisi dışında genetik amaçlı kan alamazsınız. Bu suçtur. Yapılacak her işlemin bilgi olarak sunulması lazım. Hasta hakları bakımından bu zorunludur. Yapılan işlem o gün için yanlıştı. Kemik iliği temin amaçlı değildi. Zaten böyle bir dertleri yoktu. Babuna, bir devlet yöneticisi gibi uluslararası temaslarını sürdürüyor. Adnan Hoca'yı savunuyor. Bu dokuların kimlik bilgileri kimlerin elinde bilmiyoruz. Bu verilerle her türlü HDA tiplemeniz yapılabilir. Bu şu anlama gelir. Sizin böbreğinizin bir alıcıya uygun olup olmadığını anlayabilirler. Bu bilgiyi falanca hastayı arayıp sorumlu olmayan bir kişi arayıp söyleyebiliyorsa burada sorun vardır. Bu gün geri kalmış ülkelerde organ ticareti yapılıyor. Bunun Türk halkı üzerinde yapılmayacağının garantisi nedir? Kan örneklerini inceleme parası istemeye kalktılar. Kamu'da ihale vardır, sipariş vardır. Devletin böyle bir siparişi yok. Babuna gönüllüleri diye bir grup çıktı, kumbaralarla para topladı. Bakanlığa gelip 3 milyon dolar para öde diyorlar. Laboratuvarlar 600 bin dolara kadar indiler. Kayıtları var. Devletimizde böyle bir uygulama yok, alınan paranın yüzde 20'si size verilir dedik. Bu defa yüzde 35 dediler. Biz pazarlık yapmayı reddettik.
http://arsiv.sabah.com.tr/2005/04/27/cp/gnc110-20050417-102.html