Dini duygularını sui istimal ederek kandırdıkları genç kızları bataklığa sürüklüyorlar
"Adnan Oktar beni elledi." Dini duygularını sui istimal ederek kandırdıkları genç kızları bataklığa sürüklüyorlar |
Kızları kurtardı
Mahkemedeki ifadelerinden çark eden ve örgüt içinde ‘‘motor’’ diye adlandırılan kızları Adnan Oktar'ı kurtardı. Oktar'la birlikte sağ kolu diye adlandırılan Fırat Develioğlu da bırakılınca, davada tutuklu sanık kalmadı.
ŞANTAJ çetesi kurduğu iddiasıyla 255 gündür tutuklu yargılanan Bilim Araştırma Vakfı Fahri Başkanı Adnan Oktar'ı, örgüt içinde ‘Motor’ olarak adlandırılan kızları kurtardı. Poliste ve savcılıkta, ‘‘Bizleri seks kölesi gibi kullandılar’’ diyen, Adnan Oktar'la birlikte uygunsuz biçimde yakalanan Tuğçe Doras ve Seçkin Piriler,mahkemede ifadelerinden çark ettiler. Kızlar son ifadelerinde‘‘Polis bize baskı yaptı, bu insanlardan hiç zarar görmedik’’deyince, Adnan Oktar ve sağ kolu Fırat Develioğlu tahliye edildi. Oktar ve Develioğlu'nun tahliyesi ile birlikte, 36 sanıklı davada tutuklu kimse kalmadı. İstanbul 1 Nolu DGM'de görülen davaya tutuklu sanıklar Adnan Oktar, Fırat Develioğlu, tutuksuz sanıklar Mehmet Atmaca, Emre Çalıkoğlu, Adnan Tınarlıoğlu, Cihat Gündoğdu, Alev Ulaşoğlu katıldı. Müştekiler, gazeteci-yazar Fatih Altaylı, Tuğçe Doras, Seçkin Piriler, İlhan Ulaş, Makbire Manioğlu, Güzide Aydoğmuş, Selma Kıral veHüseyin Can Akıncıoğlu da duruşmada hazır bulundu. 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Organize Suç Örgütleriyle Mücadele Yasası'nın Türkiye'de nasıl uygulandığını görmek amacıyla İngiliz, Fransız ve İtalyan avukatlar da duruşmayı izledi.
VİCDANEN ŞİKAYETÇİYİM
Müşteki Güzide Aydoğmuş ise hakimin, ‘‘Şikayetçi misiniz?’’sorusu üzerine, ‘‘Evet, evet, evet’’ diyerek söze başladı. Kızını 15 yaşından 25 yaşına kadar göremediğini belirten Aydoğmuş, şu ifadeyi verdi: ‘‘Müslümanlığı 3-5 kişiden öğrenecek değilim. Her zaman siyah giyinen, 2 lisan bilen bu insanların bugün hoş görünmek için beyaz giyinip ne benim ne de kızımın etrafında dolaşmasını istemiyorum. Vicdanen şikayetçiyim ama rahat etsinler hukuken şikayetçi değilim.’’ Hakimin, ‘‘Hiç tehdit aldınız mı?’’ sorusunu gülümseyerek alaylı bir ses tonuyla cevaplayan Güzide Aydoğmuş, ‘‘Bunlar çok kibar, çok nazik, çok tatlı çocuklar. Öyle ki; şikayetimi bu şekilde değil, farklı şekilde geri almam için öyle telefonlar aldım ki... Tehdit almadım, kibar yaklaştılar, şikayetçi olmamamı istediler’’dedi.
Ne demişlerdi
Hoca beni elledi...
Adnan Oktar'ı ifade değiştirerek kurtaran Tuğçe Doras, polisteki ifadesinde şöyle demişti: ‘‘Bahadır bana anal seks yapmak istediğini söyledi. Nedenini sorunca, evlilik bağımız olmadığı için normal seks yapmamızın günah olduğunu, anal seksin ise helal olduğunu söyledi. Bunu istemedim ama oral seksi kabul ettim. Ebru Akyüzalp ve Ersin Alacadağ'ın şahitlik edeceği şekilde oral seks yaptık. Oral seks esnasında, erkeğin spermlerini yutan kadının saçlarının parlaklık kazanacağı, cildinin daha güzel olacağı söyleniyordu. Ancak ben spermleri tükürdüm. Bir gün Bahadır, beni Adnan Hoca'nın kaldığı eve götürdü. Tanıştırmadan önce bana, ‘Abinin cinsel konulardaki tecrübeleri çok geniştir. Sana yardımcı olur' dedi. Bahadır beni son olarak Adnan Oktar'ın evine götürdü ve mutfak kısmında, iç çamaşırıma bakarak, ‘Çok güzel. Kırmızı iç çamaşır giymişsin' dedi. Adnan Hoca ile yalnız kalmıştık. ‘Beni dışardakilerle bir görme. Abi, kardeş, baba gibi gör' diyerek soyunmamı istedi. Çok etkilendim, giysilerimi çıkararak, kırmızı renkli iç çamaşırımla kaldım. ‘Ben doktor gibiyim, çekinme, komple soyun' dedi. Anadan üryan soyundum, bazı yerlerimi elleyerek, bana iltifat etti.’’
Oral seks yaptırdılar
Seçkin Piriler ise şöyle konuşmuştu: ‘‘Bora beni Adnan Hoca'nın yanına götürdü. Bu sefer, göğüslerim görünecek şekilde bluzumu çıkardım. Bora bana sürekli, anal ve oral seksin, evli olmayanlar için helal olduğunu, normal seksin haram olduğunu söylüyordu. Yapılan baskılar sonucu, Kandilli'deki evde, kuzeni Ebru Akyüzalp'in şahitliğinde, Bora ile oral seks yaptım. İki kez oral seksten sonra ayrıldığım Bora'nın arkadaşı Gökalp Barlan ile tanıştım. O da benzer isteklerde bulununca, gruptan ayrıldım.’’
Şikayetçiyim
Müşteki Fatih Altaylı, 1994 yılında bir radyo programında Adnan Hocacılarla ilgili bir gazete haberi okuduktan sonra, Galatasaray Lisesi'nden tanıdığı Fırat Develioğlu'nun kendisini arayarak, ‘Bizimle uğraşma. Sen bizim kim olduğumuzu biliyorsun. Adnan abinin etrafında toplandık. Bizim yanlış bir işimiz yok’ dediğini söyledi. Altaylı şöyle devam etti: ‘‘Ben de kendilerine bu tehdit uslubunu sevmediğimi söyledim. Kendileriyle uğraşacağımı da belirttim. Bundan sonra grup, benim hakkımda yayınlar yapmaya başladı. Benim homoseksüel olduğumu, eşimi pazarladığımı bile iddia ettiler. O tarihte Boğaziçi Üniversitesi'nde okuyan eşimi, bu gruptan olduğunu bildiğim kişiler, tehdit ve hakaretlerle taciz ettiler. Eşim, psikolojik olarak bunlardan çok etkilendi. Parasal bir menfaat istekleri olmadı. Zaten onlara verecek paramız yok. Birebir tehditle karşı karşıya kalmadık. Sanıklardan şikayetçiyim.’’
255 gün yattı
255 gün sonra serbest kalan Adnan Oktar, mahkemenin ara karar için duruşmaya ara vermesi üzerine heyecanlandı. Yaklaşık 10 dakika süren aradan sonra mahkeme kararını açıklarken tahliye edildiğini öğrenen Oktar kulaklarına inanamadı. Şaşkınlıkla gözlerini iri iri açan Oktar, cezaevine götürülürken iyice rahatlamıştı.
Çantası 3 milyar
Poliste verdikleri ifadelerle Adnan Oktar'ın tutuklanmasına neden olanlardan, Hoca'nın müridleri Tuğçe Doras ve Seçkin Piriler, mahkemede polisi suçlayıp şikayetlerini geri aldılar. Oktar'ın kurtulmasını sağlayan iki manken-foto model şıklıkları ve güzellikleriyle dikkat çekerken Seçkin Piriler'in yaklaşık 5 bin dolarlık (3 milyar 215 milyon TL.) ünlü Prada Milano marka deri çanta taşıdığı görüldü.
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2000/08/05/229237.asp
Mahkemedeki ifadelerinden çark eden ve örgüt içinde ‘‘motor’’ diye adlandırılan kızları Adnan Oktar'ı kurtardı. Oktar'la birlikte sağ kolu diye adlandırılan Fırat Develioğlu da bırakılınca, davada tutuklu sanık kalmadı.
ŞANTAJ çetesi kurduğu iddiasıyla 255 gündür tutuklu yargılanan Bilim Araştırma Vakfı Fahri Başkanı Adnan Oktar'ı, örgüt içinde ‘Motor’ olarak adlandırılan kızları kurtardı. Poliste ve savcılıkta, ‘‘Bizleri seks kölesi gibi kullandılar’’ diyen, Adnan Oktar'la birlikte uygunsuz biçimde yakalanan Tuğçe Doras ve Seçkin Piriler,mahkemede ifadelerinden çark ettiler. Kızlar son ifadelerinde‘‘Polis bize baskı yaptı, bu insanlardan hiç zarar görmedik’’deyince, Adnan Oktar ve sağ kolu Fırat Develioğlu tahliye edildi. Oktar ve Develioğlu'nun tahliyesi ile birlikte, 36 sanıklı davada tutuklu kimse kalmadı. İstanbul 1 Nolu DGM'de görülen davaya tutuklu sanıklar Adnan Oktar, Fırat Develioğlu, tutuksuz sanıklar Mehmet Atmaca, Emre Çalıkoğlu, Adnan Tınarlıoğlu, Cihat Gündoğdu, Alev Ulaşoğlu katıldı. Müştekiler, gazeteci-yazar Fatih Altaylı, Tuğçe Doras, Seçkin Piriler, İlhan Ulaş, Makbire Manioğlu, Güzide Aydoğmuş, Selma Kıral veHüseyin Can Akıncıoğlu da duruşmada hazır bulundu. 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Organize Suç Örgütleriyle Mücadele Yasası'nın Türkiye'de nasıl uygulandığını görmek amacıyla İngiliz, Fransız ve İtalyan avukatlar da duruşmayı izledi.
VİCDANEN ŞİKAYETÇİYİM
Müşteki Güzide Aydoğmuş ise hakimin, ‘‘Şikayetçi misiniz?’’sorusu üzerine, ‘‘Evet, evet, evet’’ diyerek söze başladı. Kızını 15 yaşından 25 yaşına kadar göremediğini belirten Aydoğmuş, şu ifadeyi verdi: ‘‘Müslümanlığı 3-5 kişiden öğrenecek değilim. Her zaman siyah giyinen, 2 lisan bilen bu insanların bugün hoş görünmek için beyaz giyinip ne benim ne de kızımın etrafında dolaşmasını istemiyorum. Vicdanen şikayetçiyim ama rahat etsinler hukuken şikayetçi değilim.’’ Hakimin, ‘‘Hiç tehdit aldınız mı?’’ sorusunu gülümseyerek alaylı bir ses tonuyla cevaplayan Güzide Aydoğmuş, ‘‘Bunlar çok kibar, çok nazik, çok tatlı çocuklar. Öyle ki; şikayetimi bu şekilde değil, farklı şekilde geri almam için öyle telefonlar aldım ki... Tehdit almadım, kibar yaklaştılar, şikayetçi olmamamı istediler’’dedi.
Ne demişlerdi
Hoca beni elledi...
Adnan Oktar'ı ifade değiştirerek kurtaran Tuğçe Doras, polisteki ifadesinde şöyle demişti: ‘‘Bahadır bana anal seks yapmak istediğini söyledi. Nedenini sorunca, evlilik bağımız olmadığı için normal seks yapmamızın günah olduğunu, anal seksin ise helal olduğunu söyledi. Bunu istemedim ama oral seksi kabul ettim. Ebru Akyüzalp ve Ersin Alacadağ'ın şahitlik edeceği şekilde oral seks yaptık. Oral seks esnasında, erkeğin spermlerini yutan kadının saçlarının parlaklık kazanacağı, cildinin daha güzel olacağı söyleniyordu. Ancak ben spermleri tükürdüm. Bir gün Bahadır, beni Adnan Hoca'nın kaldığı eve götürdü. Tanıştırmadan önce bana, ‘Abinin cinsel konulardaki tecrübeleri çok geniştir. Sana yardımcı olur' dedi. Bahadır beni son olarak Adnan Oktar'ın evine götürdü ve mutfak kısmında, iç çamaşırıma bakarak, ‘Çok güzel. Kırmızı iç çamaşır giymişsin' dedi. Adnan Hoca ile yalnız kalmıştık. ‘Beni dışardakilerle bir görme. Abi, kardeş, baba gibi gör' diyerek soyunmamı istedi. Çok etkilendim, giysilerimi çıkararak, kırmızı renkli iç çamaşırımla kaldım. ‘Ben doktor gibiyim, çekinme, komple soyun' dedi. Anadan üryan soyundum, bazı yerlerimi elleyerek, bana iltifat etti.’’
Oral seks yaptırdılar
Seçkin Piriler ise şöyle konuşmuştu: ‘‘Bora beni Adnan Hoca'nın yanına götürdü. Bu sefer, göğüslerim görünecek şekilde bluzumu çıkardım. Bora bana sürekli, anal ve oral seksin, evli olmayanlar için helal olduğunu, normal seksin haram olduğunu söylüyordu. Yapılan baskılar sonucu, Kandilli'deki evde, kuzeni Ebru Akyüzalp'in şahitliğinde, Bora ile oral seks yaptım. İki kez oral seksten sonra ayrıldığım Bora'nın arkadaşı Gökalp Barlan ile tanıştım. O da benzer isteklerde bulununca, gruptan ayrıldım.’’
Şikayetçiyim
Müşteki Fatih Altaylı, 1994 yılında bir radyo programında Adnan Hocacılarla ilgili bir gazete haberi okuduktan sonra, Galatasaray Lisesi'nden tanıdığı Fırat Develioğlu'nun kendisini arayarak, ‘Bizimle uğraşma. Sen bizim kim olduğumuzu biliyorsun. Adnan abinin etrafında toplandık. Bizim yanlış bir işimiz yok’ dediğini söyledi. Altaylı şöyle devam etti: ‘‘Ben de kendilerine bu tehdit uslubunu sevmediğimi söyledim. Kendileriyle uğraşacağımı da belirttim. Bundan sonra grup, benim hakkımda yayınlar yapmaya başladı. Benim homoseksüel olduğumu, eşimi pazarladığımı bile iddia ettiler. O tarihte Boğaziçi Üniversitesi'nde okuyan eşimi, bu gruptan olduğunu bildiğim kişiler, tehdit ve hakaretlerle taciz ettiler. Eşim, psikolojik olarak bunlardan çok etkilendi. Parasal bir menfaat istekleri olmadı. Zaten onlara verecek paramız yok. Birebir tehditle karşı karşıya kalmadık. Sanıklardan şikayetçiyim.’’
255 gün yattı
255 gün sonra serbest kalan Adnan Oktar, mahkemenin ara karar için duruşmaya ara vermesi üzerine heyecanlandı. Yaklaşık 10 dakika süren aradan sonra mahkeme kararını açıklarken tahliye edildiğini öğrenen Oktar kulaklarına inanamadı. Şaşkınlıkla gözlerini iri iri açan Oktar, cezaevine götürülürken iyice rahatlamıştı.
Çantası 3 milyar
Poliste verdikleri ifadelerle Adnan Oktar'ın tutuklanmasına neden olanlardan, Hoca'nın müridleri Tuğçe Doras ve Seçkin Piriler, mahkemede polisi suçlayıp şikayetlerini geri aldılar. Oktar'ın kurtulmasını sağlayan iki manken-foto model şıklıkları ve güzellikleriyle dikkat çekerken Seçkin Piriler'in yaklaşık 5 bin dolarlık (3 milyar 215 milyon TL.) ünlü Prada Milano marka deri çanta taşıdığı görüldü.
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2000/08/05/229237.asp