Said-i Nursi ve Nurculuk bir ihanet projesiydi. Aynı Adnan Oktar projesi gibi... |
Said-i Nursi ve Nurculuk bir proje idi. Yabancı istihbarat örgütlerinin ve Vatikan'ın ve de masonluğun kontrolünde bir proje... Aynı günümüzdeki Adnan Oktar projesi gibi... Adnan Oktar ile Said arasında o kadar çok benzer noktalar var ki...
Artık Said-i Nursi'nin zır cahil biri olduğu, tescilli-raporlu bir deli olduğu bir çok ilmi meselede uydurma bilgiler yazıp söylediği, tartışmaya mahal vermeyecek şekilde net küfür ifadeleri yazdığı yada risalelerin çoğunu onun yazmadığı, ortada bir ekip çalışması olduğu, onun liderliğinde/piyonluğunda kurulan bu yeni cemaat eli ile ve uydurulan "Nurculuk" tabiri ile bundan onlarca yıl önce dinler arası diyalog ve "ortak din" projesinin/ihanetinintuşuna basıldığı, bu yüzden o risalelerde, 1. dünya savaşında bizimle harp ederken, bizim dinimize, vatanımıza ve canımıza kast etmiş iken geberttiğimiz Hıristiyan askerleri için "şehid" ifadesinin kullanıldığı ve Said-iNursi(Said Okur)'nin bir sahtekar olduğu ispat edilmiştir. O'nun sahtekar olduğunu kabul edemeyenler bile en azından çeşitli İslam ve Türk düşmanı Kurumlar ve yapılanmalar tarafından kullanılan akıl sağlığı tam olarak yerinde olmayan biri olduğunu kabul etmek zorunda kalmışlardır. Meydana çıkan gerçekler, tarihi vesikalar, kendi yazdıkları, kendisi adına yazılanlar bu hususların tek tek ispatıdır.
Bir kaç sene sonra gerçekler daha net belgeler ve hatıralar ile her yerde, her sosyal platformda ve her blogdaherkesin önüne çıkacak ve inadi olarak bu sahtekarı savunanlar çok mahcup olacaklardır.
Aynı şekli ile Adnan Oktar projesi de ele alındığında meydana çıkan gerçek şaşırtıcı değildir. Oktar'ın da hayatına ve iddia ettiği davasına dair hemen her şey yalan ve sahtekarlıktır. Adnan Oktar'ın da hiç bir ilmi tedrisatı yok. İslam dininin en temel ilmi meselelerinden bile mahrum birisi. Aynı Said gibi Adnan Oktar da tescilli/resmi evraklı bir akıl hastası. Hatta Adnan Oktar'ın akıl hastalığı devletimizin sivil ve askeri yedi ayrı hastanesi tarafından ayrı ayrı yedi kere tescil edilecek kadar sağlam. Konusunda uzman müslüman hekimler tarafından da gerekli raporlarla teşhis ve tesbit edilecek kadar sağlam ve net.
Aynı Said-i Nursi de olduğu gibi bütün bu inanılmaz gerçeklere rağmen ortada Adnan Oktar/Harun Yahya adına basılıp yayınlanmış eserler var. Yine bir çok ilmi meselede, okuyucuyu küfre götürecek kadar yanlış bilgilerin kasıtlı olarak konulduğu ve üç yüzden fazla olduğu söylenilen bu eserlerin üç tanesini dahi Adnan Oktar yazmamış. Bu kadar kitabın içeriklerine vakıf olmasını geçtik, sözde kendisine ait olan sadece üç kitabından imtihana çekilse ve burada anlatılan meseleler kendisine sorulsa cevap veremeyeceğinden eminim. Nasıl mı eminim?
Çünkü bunun da delili mevcut. İzledim; Çok izlenilen bir TV kanalının çok izlenilen bir tartışma programına Adnan Oktar'ı çıkartmışlar ve "Şimdi siz, Darwinizmi ve Materyalizmi bitirmeye ve bunun karşısına da Yaratılışçılığı koymaya çalışıyorsunuz. Bunun mücadelesini veriyorsunuz. Pekiyi, bana yaratılışın dinen ispatını söyler misiniz?" sorusuna Adnan Oktar mahcup aynı zamanda tedirgin bir gülümseme ile"Yaratılışın ispatı imandır. Adem ile Havva'dan geldik. Allahü Teala bunu Kur'an'da haber veriyor."şeklinde kaçamak bir cevap veriyor. Ama karşısındaki sunucu kurt mu kurt. Öyle bırakır mı adamı... Hemen tekrar soruyor "Pekiyi bu gerçeği haber veren bir sure/ayet ismi veremez misiniz?" diye..
Cevaba bakınız; "Ezberimde yok. Ezberimde yok. Belki Oktar'ın bilgisayarı bize bu konuda yardımcı olabilir."
Aynı şekli ile Adnan Oktar projesi de ele alındığında meydana çıkan gerçek şaşırtıcı değildir. Oktar'ın da hayatına ve iddia ettiği davasına dair hemen her şey yalan ve sahtekarlıktır. Adnan Oktar'ın da hiç bir ilmi tedrisatı yok. İslam dininin en temel ilmi meselelerinden bile mahrum birisi. Aynı Said gibi Adnan Oktar da tescilli/resmi evraklı bir akıl hastası. Hatta Adnan Oktar'ın akıl hastalığı devletimizin sivil ve askeri yedi ayrı hastanesi tarafından ayrı ayrı yedi kere tescil edilecek kadar sağlam. Konusunda uzman müslüman hekimler tarafından da gerekli raporlarla teşhis ve tesbit edilecek kadar sağlam ve net.
Aynı Said-i Nursi de olduğu gibi bütün bu inanılmaz gerçeklere rağmen ortada Adnan Oktar/Harun Yahya adına basılıp yayınlanmış eserler var. Yine bir çok ilmi meselede, okuyucuyu küfre götürecek kadar yanlış bilgilerin kasıtlı olarak konulduğu ve üç yüzden fazla olduğu söylenilen bu eserlerin üç tanesini dahi Adnan Oktar yazmamış. Bu kadar kitabın içeriklerine vakıf olmasını geçtik, sözde kendisine ait olan sadece üç kitabından imtihana çekilse ve burada anlatılan meseleler kendisine sorulsa cevap veremeyeceğinden eminim. Nasıl mı eminim?
Çünkü bunun da delili mevcut. İzledim; Çok izlenilen bir TV kanalının çok izlenilen bir tartışma programına Adnan Oktar'ı çıkartmışlar ve "Şimdi siz, Darwinizmi ve Materyalizmi bitirmeye ve bunun karşısına da Yaratılışçılığı koymaya çalışıyorsunuz. Bunun mücadelesini veriyorsunuz. Pekiyi, bana yaratılışın dinen ispatını söyler misiniz?" sorusuna Adnan Oktar mahcup aynı zamanda tedirgin bir gülümseme ile"Yaratılışın ispatı imandır. Adem ile Havva'dan geldik. Allahü Teala bunu Kur'an'da haber veriyor."şeklinde kaçamak bir cevap veriyor. Ama karşısındaki sunucu kurt mu kurt. Öyle bırakır mı adamı... Hemen tekrar soruyor "Pekiyi bu gerçeği haber veren bir sure/ayet ismi veremez misiniz?" diye..
Cevaba bakınız; "Ezberimde yok. Ezberimde yok. Belki Oktar'ın bilgisayarı bize bu konuda yardımcı olabilir."
Oktar dediği Oktar Babuna isimli kişi de aslında Adnan Oktar'ın emrinde değil, O'nu oynatan ekipte olan ve aynı Adnan Oktar gibi anadan ve babadan gizli Yahudi olan birisi... Bakın dönen fırıldağa şimdi siz. Bizim zengin gizli Yahudi ve Sabetayist Yahudi ailelerin uşakları, yaşadıkları hayatın monotonluğundan sıkılmış olacaklar ki "Mücahidlik" ve "Mehdilik" oyunu oynamaya başlamışlar. Hem de İsrail istihbaratı MOSSAD'ın ve bütün dünya mason teşkilatlarını yöneten, İsrail terör ve işgal devletini de yöneten Sanhedrin hahamlarının (Yetmişler Meclisi'nin) kontrolünde... Hani gelip gelip Adnan'ı öpüp duran o İsrail'li hahamlar var ya, işte onlar şu meşhur Mason pramidinin üstten alta doğru üçüncü sırasındalar. Yani kelli felli adamlar. Gerçi arada daha düşük rütbede adamlar gelmiyor değil İsrail'den. Bir bakıyorsunuz gece yarısı İsrail'in ekonomi bakan yardımcısının başkanlığında bir Yahudi heyeti, 20 Ağustos 2012'de bir gecelik gizli bir ziyaret için Türkiye'ye geliyorlar. Bir Adnan Oktar'ı bir de Nevzat Yalçıntaş'ı görüp gidiyorlar. Neyse ki istemeseler de basına yakalanıyorlar.
Adnan malumunuz. Pekiyi Nevzat Yalçıntaş kim?
Adnan malumunuz. Pekiyi Nevzat Yalçıntaş kim?
Oğlunu Sabetaysilerin Şişli Terakki okullarında okutmuş ve son bir kaç senedir Sabetayist olmakla suçlanan biri...
Denk mi geldi ne? Mutlaka tesadüftür(!) diyorum.
Said-i Nursi eli ile daha çok Hıristiyanlar "Dost", "Kardeş", "Cennetlik", "Müttefik" hatta inanılmaz bir şekilde "Şehid" olarak kabullendirilmek istenirken, Adnan Oktar eli ile şu anda bütün bunlara ek olarak Yahudiler de bu ayara sokulmak isteniliyor bizim zihinlerimizde/kabullenişlerimizde. Hani Kur'an'ın bunca ayetinde Yahudilerin gerçekte ne oldukları haber verilmemiş ve biz Müslümanlar ısrarla ikaz edilmemiş olsa, uyacağız Adnan Oktar'ın söylediği kardeşlik türküsüne ve açacağız gözümüzü Nil'den Fırat'a kadar hakim Büyük İsrail Devleti'ne...
"Olmaz canım o kadar da!" falan demeyin sakın. Bizden önceki kuşak da tam dört yüz sene bizim toprağımız olan Filistin'de bir Yahudi terör devleti kurulacağına ihtimal vermiyordu.
Ne güzel de söylüyor kendisine ezberletilen türküyü Adnan Oktar; "Yahudiler bizim kardeşlerimiz. Tertemiz insanlar onlar. Peygamber soyu onlar. İsrail'e atom bombası atanın gök kubbeyi başına yıkarız." diye... Eh, insan gizli bir Yahudi olup İslam davasının içine sızınca söylese söylese böyle bir türkü söyler de biz Türkiyeli müslümanların bu ihanet türküsüne sessiz kalıp alkışlamarını beklemeleri de biraz hayalperestlik olmaz mı?
Bir de kendisine ve kendisini oynatan tamamı Yahudi olduğu halde Müslüman gibi gözüken çetesine, tepki konulunca da kızıp soluğu yargıda alması ve dava açtığı kişilere daha şikayet dilekçelerinde bile türlü türlü iftiralar atması yok mu... Sevsinler, aman yesinler... Kedi canını senin. Ne hayali bir oyun kuruyorsun sen kendi çapında böyle? Bak benden söylemesi seni iyi motive etmişler de amiyane tabirle ifade etmek gerekirse epey de bir gazlamışlar. İnsan bu kadar aleni ve bu kadar yetersiz, birikimsiz bir ihanet projesine yetmiş küsür milyonluk bu Müslüman milletin tepkisiz kalacağına ve bu oyuna geleceğine inanabilir mi yahu?
Değirmenin suyu nereden gelir belli değil. Dönen paranın, yapılan masrafların haddi hesabı yok. İlk dönemlerinde şantaj ve tehditten elde ettikleri devasa meblağlar da bu denli bir ihanet projesinin maliyetini karşılamada çok küçük kalır. Neyse ki şu her şeyi itiraf eden ve bir anda ülkemizi bambaşka bir gündeme sokan haham Tuncay Güney, bu konuya da açıklık getirmiş. Emniyetteki, gizli kameraya da çekilen ve bir haber kanalında da yayımlanan ifadesinde bir çok "Vayyy" diyeceğimiz gerçekleri anlatırken "Adnan Oktar'ı da İsrail finanse ediyor. Siyonizmin karşıtı gibi gözükürken aslında Siyonizme hizmet ediyor." diyor. Vayyy ki ne vaayyy şimdi. Desene 1999'da Adnan Oktar'a Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük polisiye terör operasyonunu yapan devrin İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan meseleyi hiç abatmamış da yapılması gerekeni yapmış. Bir de "Adnan Oktar APO kadar tehlikeli biridir." diye basına açıklama yaptığı için kızıyorlardı adama... "E kardeşim peki Adnan Oktar ve suç örgütü, ihanet çetesi, bunca operasyonlardan ve davalardan nasıl kurtulmuş?" diye sorar gibi oldunuz değil mi? İşte meselenin burası tam bir Türk filmi... Ayrıca bir kitap hacminde incelenmesi gereken ve Türk hukuku denilen uygulamanın aslında Sabetayist guguku olduğunu tek başına ispat eden bir serüven. İşin bu tarafına da Müslüman hukukçularımız temas etsinler.
Öyle tahmin edebiliyorum ki bütün mesaisi, bütün hedefi Adnan Oktar'ın ihanet davasına hizmet etmek olan aktif bin kişi var. Bunların tamamı da gizli Yahudiler ve Sabetayistler. Aralarında tesettürlüler, çok Müslüman bilinen, etraflarında böyle tanınan aileler var. Açılan sosyal medya sayfa ve profilleri, web siteleri, bloglar ve nihayet TV kanalı... Büyük emek ve maliyet bunlar. Başka cemaat yada akımlarda olduğu gibi gönüllülük ve hizmet anlayışı ile dönen bir sistem de değil bu. Tam bir emir komuta sistemi var. Görevlendirilmiş yüzlerce Sabetayist genç, sözde İslami sayfaların başlarındalar. Bazen tesettürü inkar ediyorlar. Bazen hak mezhepleri. Bazen"Peygamberimiz çırılçıplak kadınların arasına girer ve onlara sohbet ederdi." diyecek kadar alçaklaşıyorlar. Adileşiyorlar. Tabii onlar için sorun yok. Zaten İslam'a gerçekten inanmıyorlar. İnandıkları bozulmuş Tevrat ve Musevilik, onlara, istedikleri her kılığa girebilme ve Yahudi olmayan herkese akıllarına gelen her ama her şeyi yapabilme hürriyeti veriyor. Yaptıkları kansız, ahlaksız, zalimce ve hain hareketlerden ahirette asla hesaba çekilmeyeceklerine inanıyorlar. Bunlar tam takım gizli Yahudiler, Sabetayistler ve Masonlar. Zaten A9 ismini verdikleri kanalın logosu bile masonik bir anlam taşıyor.
Neyseki soy adı kanunu diye bir kanun çıkmış ülkemizde 1934 senesinde. Ve neyseki bu ahmak hainler isim ve soy isimlerinde bir takım şifreler kullanmayı tercih etmişler de şimdi gelişen iletişim teknolojisi ve özellikle de sosyal ağlar sayesinde bir kaç tıkla bütün şebeke ayın on dördü gibi karşımıza çıkıveriyor. Bakın nasıl da şifreler kullanmışlar.
-el
"Olmaz canım o kadar da!" falan demeyin sakın. Bizden önceki kuşak da tam dört yüz sene bizim toprağımız olan Filistin'de bir Yahudi terör devleti kurulacağına ihtimal vermiyordu.
Ne güzel de söylüyor kendisine ezberletilen türküyü Adnan Oktar; "Yahudiler bizim kardeşlerimiz. Tertemiz insanlar onlar. Peygamber soyu onlar. İsrail'e atom bombası atanın gök kubbeyi başına yıkarız." diye... Eh, insan gizli bir Yahudi olup İslam davasının içine sızınca söylese söylese böyle bir türkü söyler de biz Türkiyeli müslümanların bu ihanet türküsüne sessiz kalıp alkışlamarını beklemeleri de biraz hayalperestlik olmaz mı?
Bir de kendisine ve kendisini oynatan tamamı Yahudi olduğu halde Müslüman gibi gözüken çetesine, tepki konulunca da kızıp soluğu yargıda alması ve dava açtığı kişilere daha şikayet dilekçelerinde bile türlü türlü iftiralar atması yok mu... Sevsinler, aman yesinler... Kedi canını senin. Ne hayali bir oyun kuruyorsun sen kendi çapında böyle? Bak benden söylemesi seni iyi motive etmişler de amiyane tabirle ifade etmek gerekirse epey de bir gazlamışlar. İnsan bu kadar aleni ve bu kadar yetersiz, birikimsiz bir ihanet projesine yetmiş küsür milyonluk bu Müslüman milletin tepkisiz kalacağına ve bu oyuna geleceğine inanabilir mi yahu?
Değirmenin suyu nereden gelir belli değil. Dönen paranın, yapılan masrafların haddi hesabı yok. İlk dönemlerinde şantaj ve tehditten elde ettikleri devasa meblağlar da bu denli bir ihanet projesinin maliyetini karşılamada çok küçük kalır. Neyse ki şu her şeyi itiraf eden ve bir anda ülkemizi bambaşka bir gündeme sokan haham Tuncay Güney, bu konuya da açıklık getirmiş. Emniyetteki, gizli kameraya da çekilen ve bir haber kanalında da yayımlanan ifadesinde bir çok "Vayyy" diyeceğimiz gerçekleri anlatırken "Adnan Oktar'ı da İsrail finanse ediyor. Siyonizmin karşıtı gibi gözükürken aslında Siyonizme hizmet ediyor." diyor. Vayyy ki ne vaayyy şimdi. Desene 1999'da Adnan Oktar'a Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük polisiye terör operasyonunu yapan devrin İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan meseleyi hiç abatmamış da yapılması gerekeni yapmış. Bir de "Adnan Oktar APO kadar tehlikeli biridir." diye basına açıklama yaptığı için kızıyorlardı adama... "E kardeşim peki Adnan Oktar ve suç örgütü, ihanet çetesi, bunca operasyonlardan ve davalardan nasıl kurtulmuş?" diye sorar gibi oldunuz değil mi? İşte meselenin burası tam bir Türk filmi... Ayrıca bir kitap hacminde incelenmesi gereken ve Türk hukuku denilen uygulamanın aslında Sabetayist guguku olduğunu tek başına ispat eden bir serüven. İşin bu tarafına da Müslüman hukukçularımız temas etsinler.
Öyle tahmin edebiliyorum ki bütün mesaisi, bütün hedefi Adnan Oktar'ın ihanet davasına hizmet etmek olan aktif bin kişi var. Bunların tamamı da gizli Yahudiler ve Sabetayistler. Aralarında tesettürlüler, çok Müslüman bilinen, etraflarında böyle tanınan aileler var. Açılan sosyal medya sayfa ve profilleri, web siteleri, bloglar ve nihayet TV kanalı... Büyük emek ve maliyet bunlar. Başka cemaat yada akımlarda olduğu gibi gönüllülük ve hizmet anlayışı ile dönen bir sistem de değil bu. Tam bir emir komuta sistemi var. Görevlendirilmiş yüzlerce Sabetayist genç, sözde İslami sayfaların başlarındalar. Bazen tesettürü inkar ediyorlar. Bazen hak mezhepleri. Bazen"Peygamberimiz çırılçıplak kadınların arasına girer ve onlara sohbet ederdi." diyecek kadar alçaklaşıyorlar. Adileşiyorlar. Tabii onlar için sorun yok. Zaten İslam'a gerçekten inanmıyorlar. İnandıkları bozulmuş Tevrat ve Musevilik, onlara, istedikleri her kılığa girebilme ve Yahudi olmayan herkese akıllarına gelen her ama her şeyi yapabilme hürriyeti veriyor. Yaptıkları kansız, ahlaksız, zalimce ve hain hareketlerden ahirette asla hesaba çekilmeyeceklerine inanıyorlar. Bunlar tam takım gizli Yahudiler, Sabetayistler ve Masonlar. Zaten A9 ismini verdikleri kanalın logosu bile masonik bir anlam taşıyor.
Neyseki soy adı kanunu diye bir kanun çıkmış ülkemizde 1934 senesinde. Ve neyseki bu ahmak hainler isim ve soy isimlerinde bir takım şifreler kullanmayı tercih etmişler de şimdi gelişen iletişim teknolojisi ve özellikle de sosyal ağlar sayesinde bir kaç tıkla bütün şebeke ayın on dördü gibi karşımıza çıkıveriyor. Bakın nasıl da şifreler kullanmışlar.
-el
-al
-men
-man-
-er
-ar
-berk
-ül
-gen
-gan
-us
-sü
gibi ekleri büyük ustalıkla şifre olarak kullanmışlar. Örneklendirelim sosyal medyada Adnan Oktar davası güden gerçek isimler ile. Gerçek hainler ile;
Baran GürMANhttp://www.facebook.com/baran.gurman
***
Erdem Ertüzün
Hem -er'ler
hem de -tüzün özenle seçilmiş şifreler. Tabii o da sağlam bir Adnan'cı...
***
Ar-man Pekin
http://www.facebook.com/arman.pekin
http://www.facebook.com/arman.pekin
***
Eda Berk-Man
http://www.facebook.com/eda.berkman
***
http://www.facebook.com/eda.berkman
***
Mina Berk-Men
http://www.facebook.com/mina.berkmen
http://www.facebook.com/mina.berkmen
***
Liste böyle uzayıp gidiyor. Buraya böylece yüzlerce aktif Adnancının isim ve profillerini, kullandıkları Sabetayist şifreleri ile koymak mümkün. Bir bakın Adnan'ın mücadelesini veren şahıslara sanal medyada bu gözle ve görün siz de devasa ihanet şebekesini...
Nasip olursa önümüzdeki günlerde de Said isimli deli ve zır cahili bu millete Bediüzzaman olarak kabul ettiren Sabetayist-Kripto Yahudi-Masonik ve Yurt dışı istihbarat bağlantılı şebekeyi deşifre ederiz yine delillerimiz ile.
Nasip olursa önümüzdeki günlerde de Said isimli deli ve zır cahili bu millete Bediüzzaman olarak kabul ettiren Sabetayist-Kripto Yahudi-Masonik ve Yurt dışı istihbarat bağlantılı şebekeyi deşifre ederiz yine delillerimiz ile.
Siz siz olun, Akademi'de olun. Gerçekleri bulun ve bizim devletimizde, bizim topraklarımızda, bizden gözükerek bize bu denli büyük ihanetleri ve zulümleri eden bu hain güruhlardan hesap sorun.
En kalın ve en sağlam zincir, en zayıf halkası kadar sağlamdır.
Hiç bir güç, halka rağmen, halkın tepkisine rağmen başarılı olamaz. Türk milleti bu hainleri nefesleri ile boğacaktır...
En kalın ve en sağlam zincir, en zayıf halkası kadar sağlamdır.
Hiç bir güç, halka rağmen, halkın tepkisine rağmen başarılı olamaz. Türk milleti bu hainleri nefesleri ile boğacaktır...
| Mehmet Fahri Sertkaya
AkademiDergisi.com
AkademiDergisi.com
[Çok daha geniş malumat için www.gercekadnanoktar.blogspot.com ve www.gerceksaidinursi.blogspot.com vewww.gercekfethullahgulen.blogspot.com adreslerine bakılabilir. www.sabetayistlik.blogspot.com adresinden de Sabetayist gizli Yahudi hainler hakkında ayrıntılı bilgi alınabilir.)