O'nu mutlaka tanımalısınız Adnan Oktar'ın süper kabiliyetli avukatı; Ceyhun Gökdoğan |
(Bu kadar kâbiliyetli avukat düşman başına…)
Bu, resmini gördüğünüz arkadaş, Adnan Oktar çetesinin meşhur avukatı Ceyhun Gökdoğan… Kendisi genç yaşında çok mahir ve etkili bir avukattır. Adeta bir yüksek kabiliyettir. Bir taraftan Akit gazetesine tam sayfa röportaj verip “İslam’a saldıranları bize bildirin, tepelerine binelim.” Derken, aynı anda emrindeki avukatlarla adliyelerde, düzmece şikayet dilekçeleri ile, ordan burdan, başka başka yazılardan kelimeleri bir araya getirerek; savcı nedir, hakim nedir, mahkeme salonu nedir bilmeyen ve ilk defa gören Müslüman kardeşlerimize cezalar verdirtir.
Ben bir ara durup enine boyuna tarttım da mevzuyu, öyle her avukatın başarabileceği bir başarı çeşidi değil Ceyhun’umuzun başarı öyküsü… Mesela bendenize karşı düzenlediği daha ilk şikayet dilekçesinde, “Suç örgütü kurmak”, “Suç örgütü liderliği yapmak.” Dahil aklına gelen her iddia ile bendenizi suçlamış ve dava açmıştır. Bu davanın ilk duruşması görülmüş ama duruşmaya katılan, Ceyhun’umuzun emrindeki avukatlar, bu iddiaların hiçbirini ispat edemedikleri gibi, dillendirememişlerdir bile… Hatta yakın bir tarihteki başka bir davanın ilk duruşmasında, hiçbir suçumu bulamamış olmalarının derin teessürü ile olsa gerek, bundan bir buçuk sene önce Facebook sayfamda yazılmış bir sözümü, sanki yeni yazmışım ve sanki devletimizi takmıyormuşum manası taşıyormuş gibi göstermek istemişlerdi de, itiraz edip “Şimdi bu iddianızı ispat edin.” Dediğimde, bir hakime, bir bendenize bakıp çirkef bir yüz ifadesi ile “İspat etmek zorunda da değilim.” Demişti, Ceyhun’un mesai arkadaşı avukat KADIN (Hanım demek içimden gelmedi)…
Bendeniz “Bu nasıl bir hareket tarzı? İddia edip duracaksınız ama hiçbirini ispat edemeyeceksiniz? Olur mu öyle şey?” deyince de ayakta kalakalmış ve hiçbir cümle kuramamıştı, aynı avukat KADIN…
Daha ilginci de var. Bendenizi 0212 320 63 68 nolu telefondan, isminin Ali olduğunu söyleyen, Ceyhun Gökdoğan’ın ofisinden aradığını söyleyen bir kişi aradı geçenlerde. Yaklaşık bir saat on dakika süren görüşmemizde, “Evet. Size karşı hazırlanan şikayet dilekçelerinde iftiralar atılmış ama bundan Adnan (Oktar) Bey’in haberi bile yoktur. Avukatlarının marifeti bu.” Dedi. “Olur mu öyle şey? Bu kadar ağır bir hareket yapılacak ve üst üste yapılmaya devam edilecek ama bundan asıl şikayetçi kişi olan Adnan Oktar’ın haberi olmayacak öyle mi?” dediğimde, Ali isimli şahıs “Evet. Öyle.” deyip uzun uzun bunda Adnan Oktar’ın bir suçu olmadığını ve avukatların suçu olduğunu söyledi durdu.
Şimdi bu işin tartışmasız olan kısmı şurası; Avukat Ceyhun Gökdoğan ve emrindeki avukat arkadaşları, bendeniz dahil pek çok Türk ve Müslümana iftira nitelikli davalar açıyorlar. İsminin Ali olduğunu söyleyen ve Ceyhun Gökdoğan’ın ofisinden arayan bir başka avukat da bunu ısrarla itiraf ediyor.
Tartışmalı olan kısmı ise, Adnan Oktar’ın, bu çirkin hareket tarzından haberinin olup olmadığı…
Bence bu manzaranın tartışmalı bir kısmı yok. Zira bu çetenin bütün rezil geçmişi meydanda. Bu ülkenin konu hakkında en yetkili kurumunun başındaki İç İşleri Bakanı çıkıp “Adnan Oktar APO kadar tehlikeli.” Demiş. Bu ülkenin İstanbul Emniyet müdürü çıkıp bu çete için, milletine açıklama yaparken “Pislik bunlar. Çeteci bunlar. Şantajcı bunlar.” Demiş. Bu ülkenin Yargıtay’ı çıkıp “Adnan Oktar çete lideridir. Etrafı çetedir. Bu çete gazetecilerden siyasilere ve mankenlere kadar pek çok kimseye şantaj yapmıştır. Küçük yaştaki kızları cinsi anlamda bataklığa sürüklemiştir. Bu tuzaklardan kurtulmak isteyen kızlara da Adnan Oktar ve çetesi gizli kameralı seks tuzakları kurmuştur.” Diye kesin hüküm beyan etmiş.
Sonra Adnan Oktar çetesi, T.C. tarihinin en büyük polisiye terör operasyonu kendilerine yapıldıktan sonra açılan bunca davalardan, hep davaları zaman aşımına uğratarak ve başta Bahadır Güven olmak üzere çetenin kilit isimlerini yaklaşık on sene yargı önünden kaçırarak sıyrılabilmişlerdir. Buna rağmen de sanki güzelce yargılanıp da tek tek beraat etmişler gibi bir havaya bürünebilmişlerdir. Dahası da Türk-İslam birliği, Mehdiyete hizmet, ahlak, kardeşlik, hak, adalet, huzur, altın çağ, teröre son, gibi birbirinden güzel söylemlerle hareket edebilmişlerdir.
Yaklaşık otuz oldu galiba, Adnan Oktar’ı oynatan Masonik, Siyonist, Evanjelist, Sabetayist kripto Yahudi uluslar arası terör örgütünün, bendenize açtığı davaların sayısı… İstisnasız tamamında tam bir düzmece, tam bir usulsüzlük söz konusuydu. Bana ait olmadığını kesin bildikleri ve İç İşleri Bakanı Tantan’a, Emniyet Müdürü Özdemir’e, Adli Tıp Kurumu raporuna, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi raporuna, Yargıtay 8. Ceza dairesi raporuna ait tabirlerin tamamını bana aitmiş gibi göstermek ve yargıyı yanıltmak gayreti ile dilekçeler hazırlayabilmişler ve bunları hakimlere de böyle göstermek istemişlerdi. Tutmadı… Tutmayınca sonraki davalarda “Şahıs bunları kendisi yazmamış olabilir ama bu sözler hakarettir. Hakaretin nakledilmesi de hakarettir.” Diye iddia etmek zorunda kaldılar. Ne kadar komik değil mi? Bendeniz bu ülkenin vatandaşı olarak, İç İşleri Bakanı’nın, Emniyet müdürünün, Adli Tıp Kurumu’nun, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin, yani en yetkili resmi şahıs ve kurumların açıklamalarını kâle almayacaksam kimi alacağım? Bunların resmi açıklamalarını ve raporlarını paylaşamayacaksam, neyi paylaşacağım? Milletimi ikaz etmek için bu bilgileri tazeleyip yeniden paylaşmam suç ise, Adnan Oktar ve çetesi idamlıktır. Daha da komiği, bütün bu bilgileri 1999’dan bu güne kadar haber yapmış ülkemizin en saygın gazetelerinden, kaynak göstererek ve hiçbir yoruma tabi tutmadan yapmışım…
Benim gibi mahkemelerle yeni tanışan birinin gerçekten algılarını tepetaklak eden bir hareket tarzı söz konusu… İnsan epey şaşırıyor gerçekten. Yani hak, adalet, kul hakkı, cehennem azabı, vicdan… Hiçbir kaygı olmayacak, sırf yaşanmış gerçek hadiseleri aktarıp, gizlemeye çalıştıkları gerçekleri hatırlatan paylaşımlar yapan bendenizi susturabilmek için mesnetsiz iddialarla iftiralar atmayı, bunda ısrar etmeyi, tutmayınca da başka başka taktikler denemeyi meşru görmek var… İyi ama üstüne bir de sözde İslami gazete Akit’ten tam sayfa kiralayıp aslanlar gibi din-iman-hak-hukuk nutukları atmak da var…
Siz tartabildiniz mi mevzuyu şimdi? Boşuna mı dedim yazımın giriş kısmında, “Yüksek kaabiliyet bu Ceyhun’umuz!” diye?
Aklımın yeni yeni başıma geldiği yıllardan beri, kesin kanaat ettiğim bir husus var. Bir avukat, müvekkilinin haksız olduğunu anladıktan sonra, avukatlığını yapmayı kabul ediyorsa o avukat değil vatan hainidir. Hatta insanlık düşmanıdır. Çok sert gelmesin bu sözlerim. Zira adalet mülkün temelidir. Yani devlet otoritesinin, sosyal barışın ve huzurun olmazsa olmaz şartıdır. Bir avukat, sırf geçim temini için ya da iyi para alabileceği için ya da başka bir menfaat için, böyle haksız birini haklı çıkartmak isterse, o avukat, sosyal düzeni, iç huzuru, toplumsal barışı ve bu sayede de devleti yıkar. Devlet de bir gemi gibidir. Yıkılır batarsa herkes boğulur…
Ama Ceyhun’cuğum galiba bu temel bilgilerden bile habersiz. Zira şahsıma karşı hazırladığı otuza yakın davanın dilekçelerinde usulsüzlük yaptığı yetmezmiş gibi, bir de geçen gün kendisi de bendenizden ayrıca şikayetçi olmuş. Tamam, gerekli görmüştür ve olmuştur. Ama neden Ceyhun “Sabetayistleri deşifre edeceğiz ve devletimizin adil hukuku ile yağlı ilmeklere çekeceğiz.” Şeklinde yazdığım cümlemden “devletimizin adil hukuku-yargısı ile” kısmını silerek dilekçelere koymuş ve “Hakaret ediyor” iddiasının yanına bir de “Sürekli tehdit ediyor.” iddiasını eklemiştir? Devletimizin adil hukuku ile, yaklaşık üç asırdır bizim içimizde bizden gözükerek yaşayan ve her aşamada bize ihanet eden hain Sabetayistlerin cezalandırılmasını istemek hakaret midir? Tehdit midir? Suç mudur? Dahası Ceyhun’un kaç yüzü vardır? İddia ettiği gibi Türk-İslam davası güden bir ekolün avukatı ve İslam düşmanlarının tepesine binen bir avukat mıdır yoksa böyle konuşurken ısrarla Sabetayist hainleri savunan bir avukat mıdır? Gerçek Ceyhun kimdir? Hareketlerini mi sözlerini mi kâle alalım Ceyhun’u gerçekten tanımak için?..
Öz babam avukat olsa ve Ceyhun’un bu anlattığım tarzı ile avukatlık yapsa, yemin ediyorum selamı sabahı keserim. Benim midem o kadar geniş değil. Ve benim bir vicdanım var, beni sabahlara kadar uyutmaz…
***
Haydi Ceyhun! Şimdi hiç vakit kaybetmeden bu yazım için de çıktılar al, savcılığa koş ama bir kez olsun doğru düzgün bir şikayet dilekçesi hazırla/hazırlat ve herkesi şaşırt. Bu arada Ali’ye çok kızma. Bir daha beni arayacak olursanız Ali gibi genç ve toy arkadaşlarına aratma. Bizzat sen ara. Emin ol, sen bile arasan en fazla beş on dakika sonra gerçek yüzünüzü ve savunduğun çetenin gerçek yüzünü itiraf etmek zorunda kalacaksın. Çünkü bu kadar iğrençliği hiç kimse gizleyemez, paklayamaz. MOSSAD bile, CIA bile…
| Mehmet Fahri Sertkaya
AkademiDergisi.com
[Değerli okuyucularım! Hayatta hiçbir zaman, hiçbir meselede taraflardan birini dinleyerek bir karar almayın. Adaletten ayrılmış ve büyük büyük vebale girmiş olursunuz. Hatta bir meselede doğruyu bulmak için tarafları dinlerken, içinizden bir ses “Şu haklı çıksa ne iyi olur.” Bile demesin. Derse de o sesi dinlemeyin. Zira adaletsizlik yapmak, bilerek veya bilmeyerek hakkı iptal etmek çok çok ağır bir mesuliyettir.
Bu nedenle karşı tarafı da, yani Ceyhun’u, Ali’yi ve diğerlerini de dinleyin. Gidin ofislerine, sorun aklınızdaki soruları. “Kim haklı, şunlar şunlar doğru mu?, Hakkınızdaki iddialar çok çok ağır. Nasıl savunacaksınız kendinizi? Doğru değilse ispatın nedir? Doğru ise bu yaptığınız nedir?” Diye sorun… Öyle yıllarca uzayıp gittiği gibi uzayacak bir mesele yok aslında… Ve neticede bendenizin haklı olduğuna kanaat getirirseniz de gidip o İslami gazete denen Akit’in yetkililerine sorun “Siz, biz Müslümanlarla dalga mı geçiyorsunuz? Siz nasıl İslam’dan ve adaletten bahsediyorsunuz?” deyin. Artık toplumsal tepki hakkınızı, eleştiri hakkınızı kullanın ki çivisi çıkmış şu memleket biraz biraz düzelmeye başlasın.
Ceyhun’umuzun iletişim bilgileri şu şekilde;
Avukat Ceyhun Gökdoğan (34717)
Adres: Perpa Ticaret Merkezi B Blok K:11 No:1789 Şişli/İST
Tel.: 0212 320 63 67 / 68
e-posta: ceyhungokdogan@istanbulbarosu.org.tr
Bendenize de ihtiyaç duyduğunuz her an 0554 360 56 66 nolu telefonumdan ulaşabilirsiniz. ]