Adnan Oktar ve müridlerine yönelik 1999 yılında düzenlenen operasyonun başında bulunan dönemin İstanbul Organize Suçlar Şube müdürü Adil Serdar Saçan, konuştu: ''Gözaltına alındığında kendisiyle görüştüm. Kendisine din adamı olup olmadığını sordum. ''Hayır dinle bir ilgim yok'' dedi. ''Arapça biliyor musun?'' diye sordum, ''Bilmiyorum'' dedi. ''Dini kitapları ve fetvaları bizim çocuklar yazıyor''dedi.”
Oktar ve bağlantılı olduğu 235 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılmış, onlarca kişi gözaltına alınmıştı. Oktar ve diğer şüphelilere 30’a yakın suç isnat edilmişti. Soruşturma kapsamında 235 şüphelinin mal varlığına da el konmuş, ayrıca şirket, dernek ve vakıflarına da kayyum atanmıştı.
''Zengin ailelerin çocuklarına musallat olduğu için güçlüler''
Oktar ve grubuna yönelik 1999 yılında yapılan operasyonda 110 kişi gözaltına alınmış ve bunlardan aralarında Oktar’ın da olduğu 20 kişi tutuklanmıştı. Oktar, yaklaşık sekiz ay tutukluluğun ardından tahliye edilmişti.
O operasyonu yöneten Saçan; ''1999 yılında aynı gruba yönelik bir tek ''askeri casusluk'' suçlaması hariç diğer bütün suçlardan dolayı operasyon yapmıştık. O operasyonların ardından 15 yıl kadar yargılandılar. Mahkemeleri uzata uzata zaman aşımından dolayı o dosya düşmüştü” derken bugün yapılan operasyonu da ‘yerinde ve doğru’ bulduğunu söyledi.
Eski polis müdürü şöyle devam etti: “O dönem operasyon 110 kişiye yönelikti. Örgüt, zengin ailelerin çocuklarına musallat olduğu için güçlüler. Bu çocukların belinde de silah var. Silahı da legal yollardan kullanan bir örgüt. Yani yasaların vermiş olduğu imkanları kullanan hem de bunları kendi amaçları doğrultusunda kötüye kullanan bir örgüt.”
Oktar’ın başta dönemin cumhuriyet savcısı ve kendisi olmak üzere operasyonu yapanlara karşı yüzlerce dava açtığını kaydeden Saçan, bu davalardan bazılarının halen devam ettiğini söyledi.
Oktar ve bağlantılı olduğu 235 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılmış, onlarca kişi gözaltına alınmıştı. Oktar ve diğer şüphelilere 30’a yakın suç isnat edilmişti. Soruşturma kapsamında 235 şüphelinin mal varlığına da el konmuş, ayrıca şirket, dernek ve vakıflarına da kayyum atanmıştı.
''Zengin ailelerin çocuklarına musallat olduğu için güçlüler''
Oktar ve grubuna yönelik 1999 yılında yapılan operasyonda 110 kişi gözaltına alınmış ve bunlardan aralarında Oktar’ın da olduğu 20 kişi tutuklanmıştı. Oktar, yaklaşık sekiz ay tutukluluğun ardından tahliye edilmişti.
O operasyonu yöneten Saçan; ''1999 yılında aynı gruba yönelik bir tek ''askeri casusluk'' suçlaması hariç diğer bütün suçlardan dolayı operasyon yapmıştık. O operasyonların ardından 15 yıl kadar yargılandılar. Mahkemeleri uzata uzata zaman aşımından dolayı o dosya düşmüştü” derken bugün yapılan operasyonu da ‘yerinde ve doğru’ bulduğunu söyledi.
Eski polis müdürü şöyle devam etti: “O dönem operasyon 110 kişiye yönelikti. Örgüt, zengin ailelerin çocuklarına musallat olduğu için güçlüler. Bu çocukların belinde de silah var. Silahı da legal yollardan kullanan bir örgüt. Yani yasaların vermiş olduğu imkanları kullanan hem de bunları kendi amaçları doğrultusunda kötüye kullanan bir örgüt.”
Oktar’ın başta dönemin cumhuriyet savcısı ve kendisi olmak üzere operasyonu yapanlara karşı yüzlerce dava açtığını kaydeden Saçan, bu davalardan bazılarının halen devam ettiğini söyledi.
''Dış mihrakların desteğiyle yaptığını biliyoruz.''
Oktar ve grubunun büyük bir para gücüne sahip olduğunu aktaran Saçan, bu güce de özellikle ''jön'' denilen müritlerin zengin ailelerin kızlarını ayarladıklarını, onlarla birlikte olurken çekilen gizli kamera görüntüleriyle şantaj karşılığı para elde ettiklerini ileri sürdü.
Eski polis müdürü şöyle devam etti: ''Bunlar güya İslamı modernize eden bir grup. Kendilerine göre yorumluyorlar. Aslında bunlar için İslam düşmanı en büyük grup diyebiliriz. Bir kere Adnan Oktar’ın dini bir eğitimi yok. Namaz vakitlerini sabah ve yatsı olmak üzere iki vakit kılıyorlar. Yani dinle hiç alakaları yok. Dinin kurallarının tamamen dışında olan; münafığın da ötesinde bir grup oluyorlar. Bunu da dış mihrakların desteğiyle yaptığını biliyoruz. İnternete baktığınızda da İsrail’in o dinci gruplarıyla irtibatlarını göreceksiniz. Buna ''masonluk'' belgesi verdiler.''
Oktar Babuna’nın da gözaltına alındığını hatırlatan Saçan; ''Bir ara Türkiye’de Oktar Babuna ile ilgili 100 bin ünite kan toplandı. Bu kanlar Amerika’ya gönderildi. O dönem sağlık bakanı da söyledi, ‘Bizim gen haritamızı çıkartıyorlar’ diye. Bu aslında başlı başına bir casusluk olayıydı. Amerika’da gönderilen bu kanlara ne olduğu ise belli değil. Biz bunu bu şekilde belirttiğimiz halde o dönem böyle değerlendirilmedi.'' diye konuştu.
''Kedicikler gerçekten zor durumdalar''
''Bu operasyon bir günün işi değildir'' diyen Saçan şu değerlendirmeyi yaptı:
➥ ''Mutlaka izleme ve dinleme faaliyetleri vardır. Mutlaka polisin ve savcılığın elinde ciddi deliller var ki böyle büyük bir operasyonun emri verildi. Büyük operasyonlar da bir maliyet işidir. Örgütlü suç operasyonları sebep- sonuç ilişkisi kurulmadan yapılmaz. Çok uzun bir zamanda çok iyi çalışıldığını düşünüyorum. Temennim bu tür örgütlerin Türkiye’de yaşamasına izin verilmemesidir çünkü hem topluma hem insanlığa hem de dine büyük zarar veriyorlar. Televizyonlarda görülen o kedicikler gerçekten zor durumdalar. Zorla ameliyatlar yaptırılıyor, zorla orada tutuluyorlar. Onlar için gerçekten çok üzülüyorum, çünkü yapıyı iyi biliyorum. Cesaret edip de kaçabilenler oldu. Bu örgüt öyle dışarıdan görüldüğü gibi değil. Çok derin örgüttür.''
Oktar’la o dönem emniyette görüştüğünü anlatan eski polis müdürü şöyle konuştu:
➥ ''Gözaltına alındığında kendisiyle görüştüm. Kendisine ''din adamı olup olmadığını'' sordum. ''Hayır dinle bir ilgim yok'' dedi. ''Arapça biliyor musun?'' diye sordum, ''Bilmiyorum'' dedi. ''Dini kitapları ve fetvaları bizim çocuklar yazıyor''dedi.'' Biz onları aldığımız zaman, 28 Şubat döneminin paşalarına, ''Bize eziyet ediyorlar. Biz Atatürkçüyüz'' diye mektuplar yazmışlardı. Sonra birden bire ''Fethullahçı'' kesildiler. Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi taraftarı oldular. Yani kimi güçlü görüyorlarsa ona biat ettiler.''
| Akademi Dergisi
BU YAYINIMIZI SOSYAL AĞLARDA PAYLAŞMAYIN, çünkü CIA SANSÜRLEYECEK ve kimse görmeyecek.
Bizi, gerçek sahibi CIA olan Facebook başta olmak üzere, Amerikan sosyal ağlarının ve video kanallarının hiçbirinde sağlıklı/sansürsüz/özgür bir şekilde takip edemezsiniz. Senelerdir sansürleniyoruz ve bunu yüzlerce somut teknik delil ile, ayrıca binlerce kişinin şahitliği ile ispat edebiliyoruz. Buradaki yayınlarımızı/videolarımızı da Amerikan sosyal ağları üzerinden yaymayı başaramazsınız.
BİZİ TELEGRAM GRUBUMUZDAN TAKİP ETMELİSİNİZ
Paylaşımlarımızı anında görüp takip etmenin tek sağlıklı yolu Telegram grubumuza üye olmanızdır. WhatsApp'ın da gerçek sahibi CIA'dır ve Telegram, WhatsApp'ın alternatifi olan bir yazılımdır, bize has ve tarafımızdan üretilen bir yazılım değildir. Dünyada, onlarca devlette yüz milyonlarca kişi tarafından güvenle kullanılır. Güncel paylaşımlarımızdan anında haberdar olmak için www.telegram.org adresinden, kullandığınız cihaza uygun olan bir uygulamasını kurup, şuradaki Telegram kanalımıza takipçi olabilirsiniz: http://www.t.me/AkademiDergisi