Sabetaycı gizli Yahudi acayip bir örgütün Sabetaycı gizli Yahudi lideri olan Adnan Oktar’ın eski kediciklerinden biri Ceylan Özgül’den çarpıcı açıklamalar… Özgül, Adnan Oktar’ın 7 yaşındaki küçük cocuklara cinsel tacizde bulunduğunu söyledi. Örgütten kopuş sürecini anlattı ve Akademi Dergisi ile Mehmet Fahri Sertkaya’nın ne kadar haklı olduğu bir kez daha gözler önüne çıktı.
Neyin şovunu yapmaya çalışıyorlar?
200-300 müşteki var. Aylarca mücadele edip kapı kapı dolaşıp her türlü suçu devlete ispatla anlatmışlar. Yine de operasyon bu kadar gecikmiş/ötelenmiş ve şu anlatılanların hepsini ben 6 sene önce anlattım ve bütün Türkiye'nin duymasını yayınlarla sağladım. Bu operasyon aslında 6 sene gecikti. Benim de o anda Adnan Oktar grubu içinde olanlardan şahitlerim bile vardı, kimse dinlemek bile istemedi. Adnan Oktar'ın akıl sağlığının yerinde olup olmadığı hususu net olmadığından, en başta bunun netleştirilmesini onlarca kere ifade edip talep ettim, umursanmadı. Adnan Oktar'ın avukatları duruşma sırasında tahrifat suçu da işlediler.
Anında karşılık verip "İki yazı arasında bir buçuk sene fark var. Şu cümleler şu yazıma ait, şu cümleler de şu yazıma ait. Şurada tahrif edildiği gibi bir manaya gelecek hiçbir sözüm yazım yok" deyince, saniyeler içinde oyunları ellerinde patladı. Nasıl hakim olduğunu anlayamadığım 29. Sulh Ceza hakimi Muharrem Ballı'nın önünde ispat ettim, suç üstü oldular. Ayakta kaldı avukat, ne yerine oturabildi, ne bir cümle kurabildi ama hakim Muharrem Ballı'nın umurunda bile olmadı. Benzeri onlarca skandalı art arda yaşadım da Adnancılar şu günlerde gördükleri muameleyi/operasyonu o vakit görmekten kurtuldular.
İnanılmaz, akıl almaz sözde bir yargılama süreci yaşadım. Onlar üste çıktı, ben "sisteme sızılması" nedeni ile kendi devletimde adaleti ararken lince tabi tutuldum, haksızlıkla onlarca ceza aldım. Bir eylemimden ikinci kere dava edilmem bile hukuka aykırı iken ben onlarca kere aynı eylemimden dava edildim, yetmedi onlarca tekrarla ceza aldım. Yetmedi aynı eylemimden beni bunların grubundan farklı farklı kişiler de dava etti. Her seferinde herkese "Bu bir hak arayışı değildir. Bu bir linç teşebbüsüdür. Sistem su-i istimal ediliyor. Beni korkutamadılar, susturamadılar, durduramadılar, işte böyle hakkımdan gelmeye çalışıyorlar. Bir insan bir eyleminden dolayı kaç kere daha yargılanacak?" dedim, onlarca sözde hakim ve savcının umurunda bile olmadı. Artık para mı aldılar, tehdit mi oldu, Masonik ve Sabetaycılık bağlar mı vardı, Adalet bakanlığı mı araya kondu yoksa hepsinin normal halleri mi böyleydi, ben bilemem.
Haftada iki üç gün adliyelerde olduğum zamanlar oldu. Hayatım mahvedildi. Yetmedi Adıtürk'e hakaret ettiğim iddiaları ile şikayetler yağdırdılar. Ben çıktım, sıyrıldım bir daha kopyalarını verdiler, onlara da "Bu kaçıncı kopya" dedim, duyan bile olmadı. Yetmedi Adnan Oktar grubunun ve AKPKK'li bakan ve vekillerin ezici çoğunluğu gibi Sabetaycı gizli Yahudilerle dolu olan ve sahibi Turgay Ciner bile Sabetaycı gizli Yahudi olan Haber Türk'te Adıtürk'e hakaret ettiğim mealinde sürmanşetten verilen sözde haberle, açık kimliğim ile bütün memlekete hedef gösterildim. Yetmedi, şimdilerde birer ikişer yıktığımız sözde Türk, özde gizli Yahudi basını tarafından da aynı sözde haberler kopyalanarak hedef gösterildim. O gün milletin gözünde APO'dan daha tehlikeli ve zararlı biriydim. Hala sicililm perişan halde, hala üzerimde onlarca adli para cezası, onlarca haciz ve devam eden yargılamalar var. Ve ben bir Süleymanlıyım...
Şimdi birileri çıkıp "Reis Adnan Oktar'ı da paketledi. Sıra Süleymancılarda" diye samimiyetsizce, ahlaksızca yorumlar yapabiliyor. Ben altı sene önce bu örgütü çok zorladığımda, beni arayıp bir saat on dakika telefonda dil döktüler. Aleyhlerindeki yayınları yaptığım ilk birkaç ay davacı bile olamadılar. Olamazlardı da... Oysa herkese aynı gün, hiç olmadı ertesi gün dava açıyorlardı. Davacı olmaları demek, kendilerinin işte şimdi gördüğünüz hale o gün düşmeleri demekti. Pekiyi ne oldu, kimin sayesinde, nasıl oldu da onlar davacı oldular, yetmedi onlar haklı ben haksız oldum? Nerede ise darmadağın olacakları, çok çok zorlandıkları anda takıldığım tek yer adliyelerdi ve bunların AKPKK hükumetleri ile arasının çok ama çok iyi olması önümde tek engeldi. Yoksa kaç kişi oldukları, ne kadar paralarının olduğu, kaç ülkenin ve istihbarat örgütünün arkaladığı, mesele bile değildi.
Süleymancılara operasyon mu? Bundan sonra bir değil, birkaç KOÇ kurban etmeyi göze alsalar bile Süleymancılara operasyon yapamazlar. Sayılı günleri kaldı, Adnan Oktar grubu gibi AKPKK de aynı böyle operasyonlara tabi tutulacak. Bu hukukun gereği, bu vatanı korumak için farz olan bir operasyon. O gün geldiğinde "Ben yine haklı çıktım" diyeceğim. İşte böyle yazılar yazacağım.
Biz Süleymanlılar, Akademi Dergisi'nde Adnan Oktar örgütünü altı sene önce kısa sürede ve sert darbelerle "ha yıkıldı, ha yıkılıyor" ayarına bile getirmişken, örgütün avukatları bile pes edip kaçmışken, karşımızda aciz hallere düşmüş oldukları anda, lanetli Akit açıktan destek veriyordu Adnancılara... Sözde röportajlar yapıyorlardı Adnan Oktar'la, sadece sözde Adnan Oktar'ın yazdığı kitapları dağıtmıyorlardı. Ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı.
Biz; "Bu kadar hizmetimize/cihadımıza destek olacakları yerde şunların yaptğına ne denebilir, bu kadarına da pes. Bunlar, bir Müslümanın yapabileceği şeyler değil" diyorduk. Lanetli Akit'i de paylaşımlarımızla baskı altına alıyorduk ama hem görüyorlar ve cevap bile veremiyorlar hem de İslam'ı alet ederek İslam'ı yıkacak projelere hizmet etmeye yani Allah'ın lanetlediği işleri yapmaya devam ediyorlardı. Aynı nifağı AKPKK hususunda devam ettiriyorlar. Bir gün AKPKK tam çökerken de karşılarına ilk ve en sert şekilde Akit geçerse hiç şaşırmayın ama zan etmeyin ki bu kadar somut ispatlı suçlarından bunlar da yargılanmayacaklar.
Biz; "Bu kadar hizmetimize/cihadımıza destek olacakları yerde şunların yaptğına ne denebilir, bu kadarına da pes. Bunlar, bir Müslümanın yapabileceği şeyler değil" diyorduk. Lanetli Akit'i de paylaşımlarımızla baskı altına alıyorduk ama hem görüyorlar ve cevap bile veremiyorlar hem de İslam'ı alet ederek İslam'ı yıkacak projelere hizmet etmeye yani Allah'ın lanetlediği işleri yapmaya devam ediyorlardı. Aynı nifağı AKPKK hususunda devam ettiriyorlar. Bir gün AKPKK tam çökerken de karşılarına ilk ve en sert şekilde Akit geçerse hiç şaşırmayın ama zan etmeyin ki bu kadar somut ispatlı suçlarından bunlar da yargılanmayacaklar.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
BU YAYINIMIZI SOSYAL AĞLARDA PAYLAŞMAYIN, çünkü CIA SANSÜRLEYECEK ve kimse görmeyecek.
Bizi, gerçek sahibi CIA olan Facebook başta olmak üzere, Amerikan sosyal ağlarının ve video kanallarının hiçbirinde sağlıklı/sansürsüz/özgür bir şekilde takip edemezsiniz. Senelerdir sansürleniyoruz ve bunu yüzlerce somut teknik delil ile, ayrıca binlerce kişinin şahitliği ile ispat edebiliyoruz. Buradaki yayınlarımızı/videolarımızı da Amerikan sosyal ağları üzerinden yaymayı başaramazsınız.
BİZİ TELEGRAM GRUBUMUZDAN TAKİP ETMELİSİNİZ
Paylaşımlarımızı anında görüp takip etmenin tek sağlıklı yolu Telegram grubumuza üye olmanızdır. WhatsApp'ın da gerçek sahibi CIA'dır ve Telegram, WhatsApp'ın alternatifi olan bir yazılımdır, bize has ve tarafımızdan üretilen bir yazılım değildir. Dünyada, onlarca devlette yüz milyonlarca kişi tarafından güvenle kullanılır. Güncel paylaşımlarımızdan anında haberdar olmak için www.telegram.org adresinden, kullandığınız cihaza uygun olan bir uygulamasını kurup, şuradaki Telegram kanalımıza takipçi olabilirsiniz: http://www.t.me/AkademiDergisi
Lütfen
okuyun: Milletimiz arasında hatalı bir şekilde 'Süleymancılar' denilen
'Süleymanlılar' cemaati ve ayrıca Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.)
hazretleri hakkında en doğru bilgileri şuralardan alabilirsiniz:
- İlmi meseleler, sohbetler, nasihatler: http://www.SuleymancilarCemaati.com
- Siyasi ve tarihi meseleler: https://medium.com/@suleymancilarcemaati