Top Social

Image Slider

Adnan Oktar kediciklere büyü mü yapıyor?

Adnan Oktar kediciklere büyü mü yapıyor?
Adnan Oktar kediciklere büyü mü yapıyor?
Herkes Adnan Oktar'ın etrafındaki "kedicikler" denilen kadınların tuhaf ruh hallerini ve dikkat çekici yüz ifadelerini konuşuyor. Baygın, durgunçok acayip hatta tuhaf diye ifade edilen yüz halleri, negatif enerjileri akla hep çeşitli zihin kontrol yöntemlerini getiriyor ve bu ihtimal zaman zaman medyada da konuşuluyor. Lakin bu kediciklerin bazılarının annelerinin, evlatlarının zihin kontrolüne tabi tutulduğu iddiası ile yargıya başvurduğunu kimler biliyor?

***

Çocuklarımızın ruhlarını çaldı

“İSRAİL, Türkiye’de İsrail’de olduğundan daha güçlüdür.”

“İSRAİL, Türkiye’de İsrail’de olduğundan daha güçlüdür.”
“İSRAİL, Türkiye’de İsrail’de olduğundan daha güçlüdür.”

“İSRAEL, Türkiye’de İsrael’de olduğundan daha güçlüdür.” Bu söz Prof. Dr. Yalçın Küçük’e aittir ve /Kalemler kılıçlar/ sitesinin başında yer almaktadır.

İsrail Türkiyede niçin çok güçlü olmuştur? Bu iddia ve hükmün gerekçeleri nelerdir?
Türkiyelilerin bundan haberleri var mıdır?

İkinci Meşrutiyetten (1908) sonra Türkiye, Yahudi nüfuzu ve tesiri dairesi içine nasıl girmiştir?
Yirminci asırda Yahudiler Akdeniz havzasında iki devlet kurdular iddiası mübalağa mıdır yoksa gerçeğin kendisi midir?

Yazık ki, on milyonlarca vatandaşımızın bu iddialardan, bu soru ve konulardan haberi yoktur.
Halk yığınları kötü medya tarafından afyonlanmaktadır.

Futbol, magazin, seks, müstehcen yayınlar. Kısır politika tartışmaları, şarkı söyleyen kedi, gülen horoz, donu düşen manken, çapkın futbolcunun yatak maceraları gündemin birinci maddesi haline gelmiştir.

Adnan Oktar; "Tevrat'ta adım geçiyor."

Adnan Oktar; "Tevrat'ta adım geçiyor."
Adnan Oktar; "Tevrat'ta adım geçiyor."


Konuklarının fizik ve dekolteleri sürekli gündemde olan, gizli bir Yahudi olduğu meydana çıkartılan, gizli Yahudi olduğunu itiraf etmek zorunda kalan, çıkarttığı kitaplarda bozulmuş Musevilik ile hak din İslam'ı bir göstermek isteyen, sürekli ima yoluyla kendisini Mehdi gibi gösterdiği suçlamalarına muhatap olan Adnan Oktar'dan beklenen iddia.

Kamuoyu ve Sosyal Medyanın 'Kedicikler' olarak andığı arkadaşları ile bilinen Adnan Oktar kendisine ait A9 TV kanalında şaşırtan ifadelere yer verdi. Geçtiğimiz günlerde Mason liderlerce kendisine onur nişanı verilen ve Mason olduğunu açıklayan Adnan Oktar A9 TV'de yaptığı programında kendisinin müjdelenmiş isim olduğunu ima eden bir çıkışta bulundu.

TEVRAT'TA ADIM GEÇİYOR

Oktar Tevrat'ta bir kodlama sistemi olduğunu ve bu kodlarla bakıldığında kendisinin de adının geçtiğini söyledi. 'Allah'ın kelimesi ve Allah için çabala, birlikte Allah'ı anın kelimeleri ile birlikte aynı sayfada anıldığını iddia etti.

Gizli Yahudi Adnan Oktar'ın "Adım geçiyor" dediği bozulmuş Tevrat ise akıl almaz sapkın inançlarla dolu. Bozulmuş Tevrat Yahudilere
- İnsan kanı içmeyi
- İnsan eti yemeyi
- Diri diri insan yakmayı
- Milletlerin içinde bulaşıcı hastalıkları yaymayı
- Yahudi olmayanların canlarına ve mallarına tecavüz etmeyi
- Yahudilerin kız kardeşleri ile cinsi ilişkiye girmelerini
ve çok daha fazla insanlık dışı inançları ibadet olarak emir ediyor.

Adnan Oktar ve Adnancılar hala belden aşağı vuruyorlar (Atatürk eşcinsel -gay- miydi? şikayeti)

Adnan Oktar ve Adnancılar hala belden aşağı vuruyorlar (Atatürk eşcinsel -gay- miydi? şikayeti)
Adnan Oktar ve Adnancılar hala belden aşağı vuruyorlar (Atatürk eşcinsel -gay- miydi? şikayeti)
Bu resmini gördüğünüz arkadaşın adı Ali Tulum

Bendenizi cep telefonumdan aramış "Neden Atatürk'e hakaret edip duruyorsun? Bu hakaretlerinden vazgeç!" demiş ve ben de "Sanane! Ben hakaret ederim. Hakaret etmeye de devam edeceğim. Beni bundan hiçbir kuvvet men edemez." demişim...

O da koşmuş savcılığa ve şikayet etmiş tabii... Aynen yukarıdaki iddialarda bulunduktan sonra, "Hakaret etmeye de devam ediyor." demiş..

Hakaret diye gösterdiği "Atatürk eşcinsel -gay- miydi?" isimli paylaşımımızın içinde şahsıma ait tek bir noktalama işareti bile bulunmadığını ve "Atatürk eşcinseldi" denilmeyip "eşcinsel  miydi?" diye sorduğumuzu, bu yazının T.C.'nin kurucularından olan, Lozan'da ülkemizi temsil eden iki numaralı yetkili şahıs olan, İlk sağlık bakanımız olan Rıza Nur'a ait olduğunu, bu söz konusu yazının yüzlerce başka sitede de var olduğunu görememiş...

İnsan görmemek isteyince, görmüyor...
İşin ilginç tarafı şu...
Ali'nin avukatı da Ceynun'um...
Aramıza yeni gelenler belki bilmezler, Ceyhun dediğim Ceyhun Gökdoğan... Adnan Oktar çetesinin kıdemli avukatı... Elinde hiçbir somut delil olmamasına rağmen bendenize "suç örgütü lideri" diye dava açıp duran Adnan Oktar grubunun avukatı...

Zaten bu linkini verdiğim twitter hesabından Ali'ye bakarsanız, etrafı hep Adnan'cılar...

Demek ki üç küsur senedir hiçbir açığı, suçu, usulsüzlüğü, yolsuzluğu, çirkin bir hareketi bulunamamış bir insanın, bendenizin, önünü kesmek, sesini kesmek, gerçekleri ispat ederek yayımlamasına mani olmak için iftira ile, yalan ile şikayetlerde bulunmak bu yolun yolcularının genel kabul gösterdiği bir hareket tarzı...

Şimdi ben şerefim, namusum hatta dinim üzerine yemin ederim ki, beni, Ali Tulum adından biri aramadı. Böyle bir görüşme yaşanmadı. Ben bu iddia edilen sözleri söylemedim. 

Beni çok geçmiş bir zamanda ismini vermeyen, tehdit eden, küfürler savuran biri aradı ve ben de tarzım gereği ona benden beklediği üslup ile karşılık verdim. Ama ona bile gerekli sertliği gösterirken bu şekilde sözler sarf etmedim.

Bu arada aklıma başka bir şey geldi. Beni yine cebimden arayan, Ceyhun Gökdoğan'ın avukatlık bürosundan aradığını ve isminin Ali olduğunu söyleyen, ben telefonu yüzüne kapatana kadar bir saat on dakika konuştuğu halde bir türlü "Gel etme vazgeç. Anlaşalım" diyemeyen ve laf geveleyip duran arkadaşla bu Ali aynı kişi mi?

Bir de şunu paylaşmak istiyorum sizinle... İsimlerini vermeme müsaade etmiyorlar ama Adnan Oktar'ın yakın çevresinde bulunan gençlerin pek çoğunun aile fertleri aradılar beni... Neler anlatıyorlar göz yaşları içinde, dinledikçe verem olursunuz. Bu guruba katıldıktan sonra, alemin ortasında, kendi annesine ahlaksızlık iftirası atanlar bile var. Zaten bir bakın net ortamında bile Adnan Oktar ve grubunun konu olduğu haberlere, mideniz bulanır...

Kaç defa söyledim, "Bana da iftira atmayın, belden aşağı vurmayın! Delikanlı olun, tutmaz, ters döner." dedim. Dinlemediler.

Bir de savcı hanım, söz konusu yayınımda suç olmadığına karar verince hemen başka bir çete mensubuna dava açtırdılar yine Atatürk'e hakaret iddiası ile... Sanki mahkemeler bu Sabetayistlerin binek beygiri...

Artık iyice mide bulandırmaya başladılar. Üç-beş sabetayist iş adamının paraları ve çocukları ile, gölgesinden korkup sokağa tek başına çıkamayan üç beş mason üstadının himayesi ile bu millete istediklerini yapabileceklerine inanan bu çeteye diyorum ki, GÜCÜNÜZ YETİYORSA AKADEMİ'NİN SESİNİ KESİN! YETMİYORSA SESİNİZİ KESİN VE İFTİRA ATMAYIN. 

Adnan Oktar'a Şok

Adnan Oktar'a Şok

Anayasa Mahkemesi, Adnan Oktar'ın sosyal medya üzerinden kendisine küfür edildiği gerekçesiyle yaptığı suç duyurusunun reddedilmesi üzerine yaptığı Bireysel Başvuruyu kabul edilemez buldu.

Anayasa Mahkemesi’nin 4 Bireysel Başvuruya yönelik kararları Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Yüksek Mahkemenin kararına göre Oktar, sosyal paylaşım sitesi “facebook” üzerinden bir kişinin kendisine küfür ettiğini, bu kişinin 49 takipçisinin de kendisi hakkında yapılan hakareti gördüklerini, bunun da kişilik haklarına saldırı oluşturduğu iddiasıyla Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı ise Oktar'a hakaret edildiğine dair delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Oktar’ın Başsavcılığın kararına itiraz ise Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden döndü. Bunun üzerine adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Bireysel Başvuru’da bulunan Adnan Oktar’a Anayasa Mahkemesi’nden de olumsuz yanıt geldi. Anayasa Mahkemesi, Oktar'ın başvurusunun kabul edilemez olduğuna oy birliğiyle karar verdi. Oktar'ın iddialarıyla ilgili hukuk davası açma yolu tüketilmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşıldığına dikkat çekilen kararda, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğu belirtildi. Oktar'ın ihlal iddialarını kanıtlayacak herhangi bir delil sunmadığının da ifade edildiği kararda, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle de kabul edilemez bulunduğu kaydedildi.
-DAYANAKTAN YOKSUN-

Erbakan boş adamın tekiydi | Mehmet Fahri Sertkaya




Erbakan öylesine boş ve samimiyetsiz bir adamdı ki, İslam adına hareket ediyormuş gibi gözükerek Müslümanları perişan ettiğini, pek çok ciddi-mesuliyetli meselede inadına hata yaptığını hiç tınmazdı. Hiç sıkıntı etmezdi.

Kimseyi dinlemezdi. Dediğim dedik inat bir tipti. Bu milletin başına Adnancıları Erbakan ve Milli Gazetesi sardı. Aldı parayı, verdi tam sayfayı... Yıllarca devam etti bu... Parti içinde de vaziyet aynıydı. Adnancılar hem para veriyorlar hem de adamlarını koyuyorlardı partiye. Düşünün ki en nihayet Fatih Erbakan bile Adnan Oktar müridi oldu çıktı. Hala da öyle...

Haydi, insandır herkes aldanır, Erbakan da aldandı diyelim. Bir vakte kadar ben de bunları bu kadar bilmiyordum. Bunların çok geçmişlerini bilmeye zaten yaşım da müsait değil. Ama insan karşısına çıkan bunca gerçeği oy kaygısı ile ya da başka kaygılar ile nasıl görmezden gelir? Nasıl böylesine samimiyetsizlikleri bile sergileyip sonra büyük adam gibi meydanlara çıkabilir?

Adnan'a ve onu oynatan Sabetayist çeteye 1999 yılında Türkiye tarihinin en büyük terör operasyonu binlerce polis ile beraber yapıldığında, silahlar, gizli MİT belgeleri, Şantaj kasetleri, şantaj faksları dahil her şey ele geçirildi. En kilit isimler kaçtılar da ceza almadılar. 8-10 sene kaybolanlar, adaletten kaçanlar oldu.

Halbuki Adnancılar her dönemde ne olduklarını belli ediyorlardı. 1994'lerde çıkarttıkları Telgraf isimli basılı yayınla mut'a nikahını savunuyorlardı. İnançlarının düzgün olmadığı, gayretlerinin samimi olmadığı ve bir gizli arka planı olduğu hep belliydi. Dahası Harun Yahya ismi ile çıkartılan kitaplara baksaydı sadece, o kitaplarda kişiyi küfre götürecek hatalı bilgilerin sürekli tekrarlandığını da görebilirdi. Görmüştü de... Gerçek bir Müslüman gazetesini partisini gerekirse kapatır da, kilit vurur da itikadı bozan sapıklıklara aracılık etmez. Ama Erbakan'ın hayatı bununla dolu. Partisi Türkiye'de selefilerin, vehhabilerin, şiilerin, mezhepsizlerin, reformistlerin, hizbulvahşetin şunun bunun, ne kadar bozuk yol varsa hepsinin toplanma merkezi oldu. Bununla mücadele de etmedi. Rahatsızlık da duymadı. Son dönemlerinde bile Humeyni gibi birine rahmet okudu. Büyük alim ve lider gördü. 

Toplu cinsi münasebetin kutsal(!) çocukları, kız kardeşleri ile cinsi ilişkiyi de ibadet kabul ediyorlar



Hani, tertemiz insanlar tanımasak, gidip sarılacağız Adnan'ın 'tertemiz insanlar' dediği insanlıktan çıkmış ve yüzlerinde bile meymenet kalmamış o Yahudi hahamlarına... O, bütün dünyayı teröre kana boğmak için gizli örgütlenmeler kurup yöneten veled-i zinalara... O, toplu cinsi münasebetin kutsal(!) çocuklarına...

Kendisi de gizli bir Yahudi olan ve bunu itiraf etmek zorunda kalan Adnan Oktar'ın, biz Müslümanlara "Tertemiz insanlar onlar." diyerek tanıttığı Yahudiler, insanlık dışı inançlara sahipler. Bozulmuş Tevrat ensest ilişkiyi bile ibadet sayıyor.
Bakınız bu hahamların aslından bozduğu, ayet diye uydurup uydurup yazdığı bozulmuş Tevrat'ta neler var:

Kaptın günlümü, kız kardeşim, yavukluk!
Gözlerinin bir bakışı ile...       
Okşamaların ne güzel, kız kardeşim, yavuklum!
Şaraptan ne kadar hoştur okşamaların,
(Neşideler Neşidesi Bölümü, 4/9-10)

***

"Ve Lut Tsoardan çıkıp dağda oturdu, ve iki kızı onunla beraberdi; çünkü Tsoarda oturmaktan korktu; ve o, ve iki kızı bir mağarada oturdular. Ve büyük kızı küçüğüne dedi: 'Babamız kocamıştır, ve bütün dünyanın yoluna göre yanımıza girmek için mem­lekette erkek yoktur; gel, babamıza şarap içirelim, ve babamızdan zürriyeti yaşatmak için onunla yatarız.'
Ve o gece babalarına şarap içirdiler ve büyük kız girip, babası ile yattı... Ve ertesi gün dedi: İşte dün gece babamla yattım, bu gece de ona şarap içirelim, sende gir onunla yat... Ve küçük kız kalkıp onunla yattı."(Tekvin Bölüm 19/30-36)

Sabetayist Adnan Oktar çetesi, Esad'a karşı Türk-İsrail ittifakı kurmak istiyor ve kedicikler konuşuyor.



[Köşeli parantez içindeki cümleler Akademi Dergisi tarafından eklenmiştir.]
Adnan Hoca'nın "kedim" diye seslendiği Aylin Kocaman İsrail haber sitelerinden Jerusalem Online sitesine roportaj verdi.
Rachel Avraham tarafından yapılan röportaj "Esad'a karşı Türk-İsrail ittifakının kurulması gerekir" başlığı altında verildi.
Röportajda Aylin Kocaman, Türkiye-İsrail ittifakının Esad için çok büyük bir tehlike arzedeceğinden bahsederek, Suriye için alınması gereken ilk tedbirin, Türkiye liderliğinde oluşturulacak "İslam Barış Gücü" nün ABD ve diğer batılı ülkelerin desteğini de alarak Suriye'ye yardım amaçlı girmesi olduğunu ifade etti. [Asil kadrosunun tamamının Sabetayist Yahudiler ve diğer çift kimlikli kripto Yahudiler olduğunu isim isim ispat ettiğimiz ve nihayet uzunca inkar süresinden sonra, Lider Adnan Oktar'ın da gerçekte bir gizli Yahudi olduğunu itiraf etmek zorunda bıraktığımız bir çetenin... Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin "çete" dediği bir Adnan Oktar çetesinin, bir de İsrail basını ile böyle bir münasebete girmesi, bu kritik zamanda böyle bir gayret içine girmesi çok dikkat çekici değil mi? Bütün bunların yanına, bir de aynı çeteye mensup başka kadınların, mesela yine Sabetayist bir aileden gelen Ayşe Hüma Babuna'nın, başka birisi üzerine kayıtlı bir cep telefonu numarası kullanarak ABD büyükelçilikleri, İsrail numaraları, MİT, Terörle Mücadele Şubesi, İçişleri eski bakanı Abdülkadir Aksu'nun direkt cep numarası ve daha pek çok yerli yabancı kurum ile iletişim halinde bulunduğunun mahkeme kararı ile tespit edilmiş olduğunu göz önünde bulundurursak her halde neyin ne olduğu, kim saman altından nasıl su yürüttüğü daha net anlaşılabilir.]

Rachel Avraham'in Aylin Kocaman ile yaptığı röportaj üzerine hazırladığı analiz yazısındaki bazı bölümler şöyleydi: 

Çok derin ilişkiler: Evanjelizm, Martin Luther, Sabetayizm, Adnan Oktar ve Anti Darwinizm



Evanjelizm, Protestanlığın içinden çıkmış bir akımdır. Protestanlık ise “Prostesto” kelimesiyle hafızanıza kazıyabileceğiniz bir hareket tarzıdır. Yani Papalığa ve Katolikliğe bir protesto olarak ve “Dinde Reform” iddiası ile çıkmıştır. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, “Dinde Reform” talebi ile meydana çıkan Protestanlığın ve onun içinden çıkıp onunla özdeşleşen Evanjelizmin öyle Hıristiyan milletin kendi talepleri ile çıkmamış olduğunu, bu akımı başlatan ve kuran kişi Martin Luther’in de bir Sabetayist Yahudi olduğunu, ortada her devirde gözüken bir organize gizli Yahudi faaliyeti olduğunu göstermektedir.

1950’lerde sadece ABD’de üç milyon Evanjelist varken, günümüzde bunların 70-100 milyon arasında oldukları tahmin edilmektedir. Bozulmuş Tevrat’ın tamamını ve Bozulmuş İncil’in ise bazı kısımlarını HAK kabul eden bu gizli faaliyet imalatı ekol, Evanjelistler, öyle bir inanç esaslarına çekilmişlerdir ki işleri güçleri, en temel vazifeleri, İsrail’i ayakta tutmak ve Nil nehrinden Fırat nehrine kadar, bizim güney doğu topraklarımızın da içinde kalacağı bir BÜYÜK İSRAİL’i kurmak olmuştur. Bu ideal uğrunda yanıp tutuşmakta ve ellerindeki maddi manevi her imkanlarını buna harcamaktadırlar. Peki neden?


Çünkü elin Yahudisi bunları yepyeni bir ayarda organize ederken “Beklediğiniz İsa Mesih ancak BÜYÜK İSRAİL DEVLETİ kurulduğunda gelecek. Bu devletin kurulması için bir Armagedon(Melhame-i Kübra – Dünyanın son ve büyük savaşı – 3. Dünya savaşı) yaşanacak. Çok acılar ve sıkıntılar çekilecek. Ama bundan sonra tam bin yıl ayakta kalacak olan TANRININ KRALLIĞI kurulacak.” Diye dolmuşa bindirmiştir.

Adnan Oktar (Harun Yahya)'ın kitapları ya aşırma ya da ısmarlama




Geçenlerde bizim camianın çok tanınmış, çok değerli yazarlarından biri ile yan yanaydım. Uzun da vakit bulup, pek çok meseleye temas ettik. Derken söz Adnan'a ve Adnan'cılara geldi.. 


Bir de ne anlatsın, şaştım kaldım. Aşağıdaki sözler, ismini vermek için izin almadığımdan ve vermeyi uygun da bulmadığımdan vermediğim kıymetli yazar büyüğümüze ait. (Bu yazı şikayete konu olursa, savcılık makamında ismi de veririm) 

Aynen şunları anlattı:

Ortalık Mason kaynıyor; Millet vekili adayları arasındaki Masonlar, Lionslar ve Rotaryenler





CHP’nin 20 mason ve rotaryen aday gösterdiğinin ortaya çıkmasından sonra, MHP’de de 9 mason, rotaryen ve lions üyesinin milletvekili adayı olduğu saptandı.

Milliyetçi Hareket Partisi’nde (MHP) sular durulmuyor. MHP kaset depreminden sonra şimdi de mason adaylar iddiasıyla çalkalanıyor. CHP’nin 20 mason milletvekili adayından sonra MHP’nin milletvekili adayları arasında da 9 mason, rotaryen ve lions olduğu saptandı. Masonların ve bu tür kökü dışarıdan örgüt mensuplarının kimlikleri gizlenmesine karşın, mason kuruluşlarının elektronik ortam kayıtları bazı internet sitelerine düşmüş ve pek çok önemli ismin bulunduğu mason listeleri yayınlanmıştı. Bu listeler içinde adı geçen 9 kişinin, önümüzdeki milletvekili genel seçimlerinde MHP’den milletvekili adayı olarak gösterildiği ortaya çıktı.

İşte MHP’nin aday listelerinde bulunan bu 9 adayın profili:

PEHLİVANOĞLU “HÜR VE KABUL EDİLMİŞLER”DEN

Özcan Pehlivanoğlu MHP İstanbul 2. bölge 9. sıra adayı. İnternet ortamında (www.kirlitezgah.com) Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar listesinde adının geçtiği belirlendi. Kendisi tarafından bu bilginin tekzip edilmediği kaydedildi.

MUĞLA ADAYI ROTARY KULÜP ÜYESİ

Muğla Ticaret Odası eski Başkanı ve MHP’nin Muğla 3. sıra milletvekili adayı Saim Gürsoy, Rotary Kulübü üyesi olarak biliniyor ve kulübün pek çok etkinliğinde boy gösteriyor.

ÖZGÜR MASONLAR VE SUPREM KONSEYİ ÜYESİ 1. SIRA ADAYI

Tanrının mehdiyi selamlaması | Adnan Oktar'ın gerçek yüzü



Bütün dünyanın beklediği, dünya tarihinin en müstesna insanlarından biriyle aynı devirde yaşıyorsunuz ama bilmiyorsunuz...

1979 yılının o günü, o İstanbul Boğazı'nda yanan tanker de bilmiyordu aslında ne için yandığını... Cayır cayır yanışının Mehdi'nin İstanbul'a gelişinin ve vazifeye başladığının habercisi olduğu...

DERİN ŞÜPHE - Adnan Oktar (Harun Yahya) ve ABD - CIA el ele mi?




Ergenekon davası sanıklarından Gazi Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk, kamuoyunda Adnan Hocacı olarak bilinen Ayşegül Hüma Babuna ve Aylin Atmaca adlı kadınların, avukatlık ofisinde keşif yaptıklarını, bunun sonucunda kendisine komplo kurulup Ergenekon’a dahil edildiğini iddia etmiş ve bununla ilgili suç duyurusunda bulunmuştu. Aşağıda okuyacaklarınız Öztürk’ün mahkemeye sunduğu savunmasından bir kesittir. Bu ciddi şüpheler göz önüne alınınca insan, ister istemez, “Adnan Oktar cemaati ABD ve CIA ile el ele mi?” sorusunu sormaktadır. İşte o savunmada geçen şüpheler;

***

KAMUOYUNDA ADNAN HOCACI OLARAK BİLİNEN AYŞEGÜL HÜMA BABUNA VE AYLİN ATMACA’DAN ŞÜPHELENİLMESİNİ GEREKTİREN OLGULAR

1- AYŞEGÜL HÜMA BABUNA VE AYLİN ATMACA’NIN ZİYARET ETTİĞİ BAZI AVUKATLARIN OFİSİNE GİRİLİP DELİL YERLEŞTİRİLEREK TUTUKLANMALARI SAĞLANMIŞTIR. BU DURUM, HAYATIN DOĞAL AKIŞINA UYGUN DEĞİLDİR.

2- AYŞEGÜL HÜMA BABUNA VE AYLİN ATMACA’NIN ZİYARET ETTİKLERİ TÜM AVUKATLARA İLK YÖNELTTİKLERİ SORU OFİSTE GİZLİ KAMERA YA DA ORTAM DİNLEMESİ OLUP OLMADIĞI HUSUSUDUR. BU, AVUKAT-MÜVEKKİL GÖRÜŞMESİNDE SORULACAK BİR SORU DEĞİLDİR.

3- AYŞEGÜL HÜMA BABUNA KENDİSİNİ CEYDA ERTÜZÜN OLARAK TANITIP AVUKATLIK OFİSİNDEN RANDEVU ALMIŞTIR. NORMAL BİR İNSAN AVUKATLIK BÜROSUNDAN RANDEVU ALIRKEN KENDİSİNİ BAŞKASI GİBİ TANITMAZ.

4- BENİM TUTUKLANMAMDAN SONRA DA, OFİSİNE POLİS TARAFINDAN GECE GİZLİCE GİRİLEREK, GİZLİ KAMERA YERLEŞTİRİLEN, BU ŞEKİLDE TAKİBE ALINAN VE DAHA SONRA DA TUTUKLANAN AVUKAT SAYIN NECDET OKÇU’ DA AYNI KADINLAR TARAFINDAN ZİYARET EDİLMİŞTİR.

5- KADINLARIN BIRAKTIĞI KARTVİZİTLERDE Kİ HİÇBİR TELEFON NUMARASI KENDİ ÜZERLERİNE KAYITLI DEĞİLDİR. HAYATINI YASAL SINIRLAR İÇERİSİNDE SÜRDÜREN BİR KİMSENİN BAŞKASI ADINA KAYITLI TELEFON KULLANMASI DOĞAL DEĞİLDİR.

6- AYŞEGÜL HÜMA BABUNA VE AYLİN ATMACA’NIN ÖZEL YETKİLİ SAVCILIĞA VERDİKLERİ “AVUKATLIK OFİSİNİN DIŞINDAKİ TABELADAN TELEFONU ALDIKLARI, ARADIKLARI” GİBİ İFADELER YAZILI KANITLARLA VE HTS KAYITLARIYLA BAĞDAŞMAMAKTADIR.

7- YARGILAMA ESNASINDA DOSYAYA GELEN DELİLLERDEN, ŞÜPHELENDİĞİMİZ ADNAN HOCACI KADINLARIN EMNİYET İSTİHBARAT, ANKARA EMNİYETİ, İSRAİL, ABD, AKP VE İTALYA İLE YOĞUN BAĞLANTILARI VE İRTİBATLARI OLDUĞUNU ORTAYA ÇIKARTMIŞTIR. 

AYŞEGÜL HÜMA BABUNA‘YA POLİS TARAFINDAN VERİLEN 35351402 8728 830 İMEİ NOLU TELEFONDA KULLANDIĞI ADEM ARSLAN – CAN DALLI- HACI DUMAN ADLARINA KAYITLI HATLAR




AYŞEGÜL HÜMA BABUNA ‘YA POLİS TARAFINDAN VERİLEN VE ADEM ARSLAN – CAN DALLI- HACI DUMAN ADLARINA KAYITLI HATLARLA TESİS ETTİĞİ İRTİBATLAR
(SADECE MESAJLAŞMA YAPILMIŞTIR)




Meryem Tunç            539 675 43 98
Bülent Kalecikli           531 396 76 22
Ali Uğurlu                  531 396 7622
Enis Yıldırım              531 431 86 14






MAHKEME DOSYASINA DELİL OLARAK GİREN KAYITLARA GÖRE, AYLİN ATMACA VE AYŞEGÜL HÜMA BABUNA,  (21.4.2009-22.4.2009) DÖNEMDE, 14.4.2009- 23.4.2009 TARİHLERİ ARASINDA, BAŞKALARININ ADLARINA KAYITLI TELEFONLARLA;

1- ALTI (6) DEFA A.K.P. GENEL MERKEZİ İLE,

2- 4.2.2009 İLE 25.5.2009 TARİHLERİ ARASINDA ON SEKİZ (18) DEFA İSTİHBARAT BİRİMLERİ DAHİL EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN DEĞİŞİK BÖLÜMLERİ İLE,

Ergenekon kimin projesi? Bir başka cepheden Ergenekon (Ergenekon - CIA- Adnan Oktar - Fethullah Gülen)



Ergenekon projesi, ABD ve İsrail menfaatlerinin ve Büyük İsrail Projesi’nin neresinde?
Kripto Yahudi ve Sabetayistlerden müteşekkil olan Adnan Oktar cemaati ile Fethullah Gülen cemaati bu maksatlı ve gerçek niyeti gizlenen projenin neresinde? ABD ve İsrail neden F tipi bir T.C. yapılanmasına izin veriyor hatta bunu temin etmek için her şeyi yapıyor? Fethullahçılar mı ABD’ye, ABD mi Fethullahçılara çalışıyor? Yoksa hepsi birden İsrail’e ve Sanhedrin hahamlarına mı çalışıyor?

Aşağıda okuyacağınız satırlar bir oldu bitti ile ERGENEKON davasına dahil edilen ve tutuklanan gazi üsteğmen bir avukatın, Serdar Öztürk’ün, İstanbul  13ncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na verdiği savunmasından küçük bir kesittir ve çok ilginç bilgiler/iddialar/deliller içermektedir.

***
Aşamalardaki tüm savunmalarımızda Ergenekon soruşturmaları ve delillerinin bir proje olduğunu, Sahte Ergenekon belgelerinin asli kaynağının CIA görevlisi John Kunstadter olduğunu, bu ABD.linin homoseksüel ya da moda deyimle mütedeyyin eşcinsel bir Fetullahçıyı eleman olarak kullanıp sahte belgeleri yargıya taşımaya çalıştığını, bu işi 2001 de beceremediğini, Emniyet istihbarat içinde yapılanmış ABD.de ikamet eden ve CIA görevlilerinin göçmenlik vizesi için referans olduğu Fetullah Gülen’ e bağlı cemaat mensubu polisler tarafından fiilen bu projenin yürütüldüğünü emniyet, yargı ve basında bu projenin içinde yer alan kişiler bulunduğunu açıkladık. Tüm bu projede, ABD tarafından hedef seçilen kişilerin evlerine ofislerine konusu suç teşkil eden deliller yerleştirilmesi, el konulan CD-DVD gibi dijital veri depolama aygıtlarına konusu suç teşkil eden veri yüklenmesi sonucu tutuklanmalarının sağlandığı, cemaat mensubu polislerin elinde TSK.den çalınmış çok sayıda belge olduğu, bunları hedef seçilen kişilerden elde edilen dijitallere yükledikleri belirlenmiş, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.

Ben mahkemenizde CIA.nin bu proje için Türkiye’de kurduğu şirketin adını da açıkladım. Bu kişiler, hedef alınacak kişilerin isim listelerinin belirlenmesinde görevli idiler. Daha sonra açılan Ergenekon torbasına, AKP muhalifleri ve cemaatin hoşuna gitmeyen insanlar da eklenmiştir. Böylece ABD.nin yaptığı örtülü operasyondan, AKP ve cemaatin de sonuna kadar istifade ettiği anlaşılmaktadır. Bu işlerin yapılış şekline bakıldığında Türkçede bunu tanımlayacak tek bir kelime vardır: KALLEŞLİK. Hiç kimse beni, kalleşlikle Müslümanlığın bağdaştığı konusunda ikna edemez. Kimse bana Müslümanlığın içinde kalleşliğinde bulunduğunu iddia edemez. İşte bizim bu süreçte sert bir üslupla mücadele etmemizin sebebi budur. Biz hayatımızda kimseye kalleşlik yapmadık. Bize düşman olanların bile mert olmasını isteriz. Düşmanımızın bile mertçe mücadele etmesini bekleriz. Ancak kimden gelirse gelsin kalleşliğe prim vermeyiz. İşte bu süreçte emniyet içindeki suç örgütü tarafından kalleşçe yöntemler kullanıldığı için üslubumuzda sert olmuştur. Fetullah Gülen cemaati mensubu olduğu iddia edilen Faruk MERCAN’ da 7 MART 2011 de CNN TURK te katıldığı “Tarafsız Bölge” adlı programda bizi kastederek “burada bir avukatlık tarzı yargılanıyor” diye beyanlarda bulunmuştu. Kendisi de bu projenin bir parçası olduğu yönünde aleyhinde kuvvetli bulgular olması nedeniyle böyle konuşması normaldir. Bende şimdi mütalaada, polislerin ifadesi ile örtüşen, keza Faruk Mercan’ın TV beyanlarında da “burada bir avukatlık tarzı yargılanıyor” şeklinde geçen ithamlara atfen, üslup ve tarzımız hakkında bilgi vereceğim.

Çünkü buradaki sanıklar, Avukat Orhan Kemal CENGİZ’in 2011 de İstanbul Taksim HİLL otelde yapılan toplantıda itiraf ettiği gibi, dosyadaki delillerden dolayı değil, aslında kendilerine cemaat tarafından atfedilen başka suçlar nedeniyle, haklarında yaratılan delillerden dolayı yargılanmaktadırlar. Bu bağlamda, soruşturma ve yargılama sürecinde üslubumuzun neden sert olduğunu ve tarzımızın neden böyle olduğunu izah etmek gerekirse;

a- O tarihte müvekkilim olan Avukat Mustafa Levent Göktaş 7.1.2009 da gözaltına alınana kadar bizim kimseyle bir husumetimiz, hasımlığımız ya da düşmanlığımız yoktu. Siyasetle de bir ilgimiz bulunmamaktaydı. Hayatımız boyunca hiç kimseye kalleşlik de yapmadık. Kimseye düşman da değildik. Türklük töremiz gereği, bize düşmanlık yapanların dahi mert olmasını isterdik. Ancak Levent Albay, avukatlık ofisine bırakılan bir DVD nedeni ile tutuklandı. Böyle bir eylem o DVD.yi ofise koyanlar için Türkçede kalleşlik olarak tanımlanır. Biz kişisel olarak kalleşlik yapanların, dinine, imanına, siyasi görüşüne ve etnik kökenine bakmayız. Kalleşlik, kalleşliktir. Kalleşliği yapan da kalleştir. Bunun başkaca da bir tanımı yoktur. Hiçbir hal ve şartta kalleşliğe prim vermemiz ve boyun eğmemiz de mümkün olmadığı için, bu süreçte en sert şekilde mücadele ettik. O yüzden avukatlık üslubumuz da sert oldu. Aynı Avukat Bekir BERK beyin, kendi inandığı değerler uğruna sevdiği insanları siyasi yargılamalarda en sert bir biçimde savunduğu gibi.

Adnan Oktar toplumu geriyor. Bu öfke toplumsal bir krize dönüşmek üzere




Bu öfke toplumsal bir krize dönüşmek üzere

İNANILASI GİBİ DEĞİL AMA GERÇEK. ADNAN OKTAR’IN SANSÜRÜ ARTARAK DEVAM EDİYOR

Türkiye'de akıl almaz bir durum yaşanıyor. On milyonlarca Türk vatandaşı, Türk devletinin en yetkili mercilerinin resmi raporlarla "Paranoyak, şizofren, megaloman" dediği ve Türk yargısının "çeteci, sübyancı, çete lideri, şantajcı" olduğuna dair kesin hüküm verdiği Adnan Oktar'ın adını sosyal medyada bile yazmaya endişe ediyor.

İlginç olay ülkede son birkaç senedir yaşanıyor. Adnan Oktar'ın resmi raporlarla ve en yetkili devlet kurumlarının açıklamaları ile, hatta kendi itirafları ile sabit olan suçlarını ve geçmişini bile dillendiremeyen, bunları hakaret etmeden konuşup tartışamayan Türk'lerde devasa bir öfke birikmiş durumda. Ve bu öfke toplumsal bir krize dönüşmek üzere.

UZMANLAR UYARIYOR AMA TÜRK HÜKUMETİ KAYITSIZ

"Adnan Hoca (Harun Yahya -- Adnan Oktar) MOSSAD Ajanı gibi."




İmran Hosain, Harun Yahya yani Adnan Hoca hakkında neler dedi:

Adnan Hoca öyle fikirler savunuyor ki bunu ancak israil'in MOSSAD'ı savunur. Gerçek adını gizleyip Harun Yahya takma isimlerinin arkasına gizlenmek bir İslam ilim adamı adeti değil.

Mesela söylediği bir şey var: Hz. İsa a.s. tekrar geldiğinde ki Kur'an bize, ehl-ul Kitab Yahudi ve Hıristiyanların O'na inanacağını söylüyor. Ama Harun Yahya 'ya göre ahir zamanda Hıristiyan-Yahudi ve Müslümanlar HEPSi İsa A.S.'ya inanacak(Kitab ehli olsun olmasın) ve hepsi kardeş olacak, derin bir kardeşlik duygusu ile beraber yaşayacaklar(!) diyor ve devam ediyor: "Madem ki böyle olacaklar neden şimdiden Hıristiyan ve Yahudilere doğru gitmiyoruz ki..."

Şimdiden kardeşliği inşa etmek mi? İsrailli MOSSAD'ın canına değsin?!

İkinci Adnan Oktar vak'ası; Ahmet Hulusi | Akademi Dergisi

adnan hoca, adnan oktar, Adnan Oktar (Harun Yahya), ahmet hulusi, Kabala, kimdir, kripto Yahudiler, madde hayal mi, sabetayistler, Vahdet-i Vücud, akademi dergisi,

Ahmet Hulusi, internetten yayınladığı videolar ve dağıttığı bedava kitaplarla, mü’min gönüllerin temiz akidelerini bozmaya çalışan ve hiçbir dini tedrisatı mevcut olmayan biridir. Aşağıda kendi konuşmalarından ve eserlerinden vereceğimiz kısımlar inşallah nasıl sapık bir itikada sahip olduğunu göstermeye yeterli olur. Evvela Ahmed Hulusi‘nin 2007 Nisan ayında kendi web sitesinde yazdıgı bir makalesinde geçen iddialarını cevaplandıralım.

MOSSAD'a ve CIA'ye çalışan, cemaat kılığına girmiş bu çete çökertilmelidir


Bu, İslam'a ve bütün Müslümanlara hakaret etmektir. Bu Sabetayist hainin yaptığı, 75 milyon T.C. vatandaşının dini değerlerine saldırmaktır.

Kim ne hakla İslam dininin son peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) hakkında bu derecede edepsiz, seviyesiz ve hakaretamiz sözler kullanma hakkını kendinde bulabilir. Kendi sapkınlığını nasıl olur da peygamberimize yakıştırabilir?

O peygamber (s.a.v.) şu devirde bedenen sağ olsaydı, Adnan Oktar denilen Sabetayistin bu sözlerinin ardından ashabına ne emir verirdi?

Bu kadar basit mi yüz milyonlarca Müslümanın dini değerlerini tahkir etmek? Bir de bunu sırıta sırıta ve meydan okur bir tavırla yapabilmek?

İslami cemaat kılığına girmiş bir kripto yahudi tarikatı; Adnan Oktar'cılar yahut Harun Yahya'cılar

İslami cemaat kılığına girmiş bir kripto yahudi tarikatı; Adnan'cılar yahut Harun Yahya'cılar
İslami cemaat kılığına girmiş bir kripto yahudi tarikatı; Adnan'cılar yahut Harun Yahya'cılar

Adnan Oktar’ın Çeteci olduğu, Şantajcı olduğu, sübyancı olduğu, küçük kızları cinsi anlamda mağdur ettiği, bu tuzaklardan kurtulmak isteyenlerine gizli ve mikro kameralı tuzaklar kurduğu, gazetecilere ve siyasilere uzanan geniş yelpazede isimlere çok ağır iftiralar türeterek şantaj yaptığı YARGITAY 8. CEZA DAİRESİNİN KESİNLEŞMİŞ KARARIDIR.

Adnan Oktar’ın mistik ve karakteristik Mehdilik hezeyanı içinde olduğu, kendini mehdi zan eden bir akıl hastası olduğu, paranoya, megalomani, şizofreni gibi en ağır akıl hastalıklarına müptela olduğu da ADLİ TIP KURMU GÖZLEM İHTİSAS DAİRESİ’nin 02/02/1987 tarihli ve 32 numaralı raporu ile RESMEN SABİTTİR. Bu nedenle bu hastalıklarının varlığını alay konusu etmeden, halkı ikaz etmek için dillendirmek, yayınlamak ve yorumlarınızda ifade etmek TAMAMEN YASALDIR. SUÇ DEĞİLDİR.

Suç, bunca kesinleşmiş adi suçu işleyenlerin bir de bu ülkenin insanlarına SANSÜR uygulamaya kalkması ve kendini çok büyük bir dini lider ve kanaat önderi göstermeye kalkmasıdır. Adnan Oktar’ın kitaplarının çalıntığı olduğu da sabittir. Bunu da kendisi itiraf etmek zorunda kalmıştır. Bu kitapların pek çoğu, ABD merkezli Siyonistleştirilmiş Hıristiyanların yani Evanjelistlerin, Evrim-Darwinizm karşıtı kitaplarının tercümeleridir.  Adnan Oktar cemaatinin eylemleri ve söylemleri bu Evanjelist Siyonist tarikatın eylem ve söylemleri ile bire bir aynıdır. Bu tarikatın hedefi DECCAL olarak gördükleri Türkleri ve Türkiye’yi bir an önce yok etmek, güneydoğu topraklarımızın da içinde kalacağı bir BÜYÜK İSRAİL DEVLETİ kurmak, sonrasında da dünya çapında tek bir Tanrının Krallığı’nı kurmaktır.

Oktar Babuna YALANCI

Oktar Babuna YALANCI
Oktar Babuna YALANCI



Dr. Babuna’nın, kendisine gereken iliği nisan ayında bulduğunu ortaya çıkaran Sağlık Bakanlığı, ‘Yalanın belgeleri geliyor. Babuna masum değil’ görüşünde



Sağlık Bakanlığı, lösemi hastası Dr. Oktar Babuna'ya uygun iliğin ABD'de nisan ayı başında bulunduğunu, ancak kampanyanın hız kesmemesi için hazirana kadar kamuoyundan gizlendiğini belirledi. Bakanlık, Babuna'nın hastalığının ilik naklini gerektirmediği, bugüne kadar gördüğü ilaç tedavisiyle hastalığın büyük ölçüde geriletildiği görüşüne vardı.

Kemik iliği nakli için düzenlenen kan ve bağış toplama kampanyasının arkasında bir "örgüt" bulunduğu yargısına varan Sağlık Bakanlığı, aralarında Babuna'nın da bulunduğu altı kişi hakkında soruşturma açtı. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr. Haluk Tokuçoğlu, "Bu işte Babuna da masum değil" dedi.

Bakanlığın Babuna kampanyasını durdurmaya karar vermesine yol açan soruşturmada ilginç iddialara ulaşıldı. Müfettişler, kampanyanın "Adnan Hoca" olarak tanınan Adnan Oktar yanlıları tarafından örgütlenip yürütüldüğü, İstanbul Tıp Fakültesi Vakfı'nın da bu amaçla "kullanıldığı" sonucuna vardı.

Bu gelişme üzerine Babuna, İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mahmut Çarin, Dr. Altuğ Engin, Dr. Cihat Gündoğdu, Ayça Pars, Cenk Yabaş ve Furkan Bayoğlu hakkında soruşturma yapılması istendi.

Bakanlık, Babuna'ya "altıda altı" uygun kemik iliğinin nisan başında ABD'de bulunduğunu, ancak bunun da kamuoyundan gizlendiğini ortaya çıkardı. Yetkililer, Babuna'nın, bakanlığın geçen haziranda kampanyaya el koyduğunu duyurduğu gün, kendisine uygun kemik iliğinin bulunduğunu açıkladığına dikkat çekerek, "ABD'den gerçek belgeleri istedik. Uygun kemik iliğinin bundan 2,5 ay önce bulunduğunu artık biliyoruz. Tüm belgeler yakında elimizde olacak" dediler.

Soruşturmayı yürüten Tokuçoğlu, bu kapsamda bir kampanya gerçekleştirmeye bakanlığın bile gücünün yetmeyeceğini vurgulayarak şunları söyledi:

"Gerçekte Babuna'nın hastalığı KLL Richter sendromu. Bu tanı konulan hastalara kemik iliği nakli yapılmaz. Bir doktor olarak bunu en iyi bilmesi gerekenlerden biri de bizaat Babuna. Ancak tam tersi açıklamalarda bulunup, uygun ilik bulunmazsa 15 gün içinde öleceğini söyledi. Bu da hematologlara saç baş yoldurdu. Kendisine ABD'de ilaç tedavisi yapıldı. Hastalığı da büyük ölçüde geriletildi. Şimdi herşey ortaya çıkmaya başlayınca 'İlik nakli yaptırmayacağım. Devlet böyle istiyorsa evimde ölümü bekleyeceğim' gibi gerçeğe aykırı şeyler söylüyor."

Sağlık Bakanı; Oktar Babuna Yalancı

O'nu mutlaka tanımalısınız: Adnan Oktar'ın süper kâbiliyetli avukatı; Ceyhun Gökdoğan

O'nu mutlaka tanımalısınız: Adnan Oktar'ın süper kâbiliyetli avukatı; Ceyhun Gökdoğan
O'nu mutlaka tanımalısınız Adnan Oktar'ın süper kabiliyetli avukatı; Ceyhun Gökdoğan

(Bu kadar kâbiliyetli avukat düşman başına…)


Bu, resmini gördüğünüz arkadaş, Adnan Oktar çetesinin meşhur avukatı Ceyhun Gökdoğan… Kendisi genç yaşında çok mahir ve etkili bir avukattır. Adeta bir yüksek kabiliyettir. Bir taraftan Akit gazetesine tam sayfa röportaj verip “İslam’a saldıranları bize bildirin, tepelerine binelim.” Derken, aynı anda emrindeki avukatlarla adliyelerde, düzmece şikayet dilekçeleri ile, ordan burdan, başka başka yazılardan kelimeleri bir araya getirerek; savcı nedir, hakim nedir, mahkeme salonu nedir bilmeyen ve ilk defa gören Müslüman kardeşlerimize cezalar verdirtir.

Ben bir ara durup enine boyuna tarttım da mevzuyu, öyle her avukatın başarabileceği bir başarı çeşidi değil Ceyhun’umuzun başarı öyküsü… Mesela bendenize karşı düzenlediği daha ilk şikayet dilekçesinde, “Suç örgütü kurmak”, “Suç örgütü liderliği yapmak.” Dahil aklına gelen her iddia ile bendenizi suçlamış ve dava açmıştır. Bu davanın ilk duruşması görülmüş ama duruşmaya katılan, Ceyhun’umuzun emrindeki avukatlar, bu iddiaların hiçbirini ispat edemedikleri gibi, dillendirememişlerdir bile… Hatta yakın bir tarihteki başka bir davanın ilk duruşmasında, hiçbir suçumu bulamamış olmalarının derin teessürü ile olsa gerek, bundan bir buçuk sene önce Facebook sayfamda yazılmış bir sözümü, sanki yeni yazmışım ve sanki devletimizi takmıyormuşum manası taşıyormuş gibi göstermek istemişlerdi de, itiraz edip “Şimdi bu iddianızı ispat edin.” Dediğimde, bir hakime, bir bendenize bakıp çirkef bir yüz ifadesi ile “İspat etmek zorunda da değilim.” Demişti, Ceyhun’un mesai arkadaşı avukat KADIN (Hanım demek içimden gelmedi)…

Bendeniz “Bu nasıl bir hareket tarzı? İddia edip duracaksınız ama hiçbirini ispat edemeyeceksiniz? Olur mu öyle şey?” deyince de ayakta kalakalmış ve hiçbir cümle kuramamıştı, aynı avukat KADIN…

Daha ilginci de var. Bendenizi 0212 320 63 68 nolu telefondan, isminin Ali olduğunu söyleyen, Ceyhun Gökdoğan’ın ofisinden aradığını söyleyen bir kişi aradı geçenlerde. Yaklaşık bir saat on dakika süren görüşmemizde, “Evet. Size karşı hazırlanan şikayet dilekçelerinde iftiralar atılmış ama bundan Adnan (Oktar) Bey’in haberi bile yoktur. Avukatlarının marifeti bu.” Dedi. “Olur mu öyle şey? Bu kadar ağır bir hareket yapılacak ve üst üste yapılmaya devam edilecek ama bundan asıl şikayetçi kişi olan Adnan Oktar’ın haberi olmayacak öyle mi?” dediğimde, Ali isimli şahıs “Evet. Öyle.” deyip uzun uzun bunda Adnan Oktar’ın bir suçu olmadığını ve avukatların suçu olduğunu söyledi durdu.

Ceyhun Gökdoğan'ın ve avukat arkadaşlarının çaresizlikleri & Adnan Oktar'ın hızla gittiği son

Ceyhun Gökdoğan'ın ve avukat arkadaşlarının çaresizlikleri - Adnan Oktar'ın hızla gittiği son


ADNAN OKTAR'IN ŞAHSIMA AÇTIĞI VE BU GÜN İLK DURUŞMASI GÖRÜLEN DAVAYA DAİR.

- Öncelikle ifade etmem gerekiyor ki, bu dava da iki gün önceki 29. sulh ceza mahkemesinde ve aynı hakimde görüldü.
- İlginçtir ilk defa olarak Adnan'ın iki avukatı birden müdahil oldular. Diğer 4 avukatı geride izlediler.
- Dün bu hakime karşı sert eleştirilerimin ve serzenişlerimin hemen çıktılarını almışlar. bunu da bir suç gibi, hakaret gibi göstermek istediler. Hakimin cevap hakkı vermesi üzerine, "Biraz sert eleştiri var ama asla hakaret yok.Böyle bir duruşma şekline temelden itirazlarım olduğunu 2 gün önce de söyledim" dedim. Samimi bir gülümseme ile kabul etti. Ve o inanılmaz sözü söyledi;"Hiç kimse sözünü kesmeyecek, kendini istediğin gibi savun.Bak şuraya otur. Bu ekrana bak. Bilgisayara yazan arkadaşın hızına uyup savunmanı yazdır."
Ve öyle de oldu... Hiç bir nota, kağıda bakmadan gayet edebi ve beyefendi bir üslup ile yazdırmaya başladım.
PORNOCU ŞANTAJCI BİR SAHTEKAR; ADNAN OKTAR paylaşımı için "Bir haber niteliğindedir ve ilgili gazetenin tarihi ve internet sitesi linki, paylaşıma konmuştur" dedim.

Ve hemen hemen her davada karşıma çıkıp duran şu şikayet konusu sözlerin önce kendilerini yazdırdım sonra savunmalarını yaptım, rahat rahat yazdırdım:

ADNAN OKTAR ÇETE LİDERİDİR
"Bu söz Yargıtay 8. ceza dairesinin kesinleşmiş hükmüdür." dedim

ADNAN OKTAR APO KADAR TEHLİKELDİR.
"Bu söz-paylaşım, dönemin içişleri bakanı Sayın Sadettin Tantan'ın basına ve halka açık, açıklamasıdır." dedim.

- ADNAN OKTAR VE BAV ŞANTAJ ÇETESİ
"Adnan Oktar'ın ve bazı yakın arkadaşlarının şantaj yaptıkları, yine yargıtay 8. ceza dairesinin kesinleşmiş hükmüdür. Bu konuda mağdurlardan bazılarının misal Fatih Altaylı'nın açtığı dava devam etmektedir" dedim. (Bu aşamaya gelince izleyici kısmındaki, müdahil olmayan 4 erkek avukatın yüz ifadelerini ben çok beğendim. Görseydiniz siz de beğenirdiniz :) )

- SAHTE MEHDİ ve TAM BİR RUH HASTASI ve YEDİ HASTANEDEN AYRI AYRI DELİ RAPORU VAR paylaşımları için "Paranoya, Megalomani, şizofreni ve mistik karakteristik Mehdilik hezeyanına dair bütün paylaşımların kaynağı, ADLİ TIP KURUMU, GÖZLEM İHTİSAS DAİRESİ'nin 2.2.1987'ye 32 numaralı raporuna dayanmaktadır." dedim. Bu evrakın basında çıkmış halini ve yüzlerce sayfalık savunmamı, gazete küpürlerini, fotoları ve videoları bir DVD ile mahkemeye sundum.

- ADNAN OKTAR ANADAN DA BABADAN DA BİR GİZLİ YAHUDİDİR
"Bunun tartışılacak bir tarafı yok. Bu bilginin iftira değil hakikat olduğunun en büyük delili, Adnan Oktar'ın kendi A9 TV'sinde, hiçbir baskı altında kalmadan, kendi hür iradesi ile yaptığı itiraflardır." dedim. Hakim "bu video getirdiklerin arasında var mı?" dedi. Yüzlerce sayfa belgeyi hazırlamaktan videolara geniş vakit ayıramamıştım. Olmadığını, benzeri videoların olduğunu bir sonraki duruşmaya getireceğimi söyledim. Hemen kabul edildi.

Adnan Oktar'ın kızlarının ABD Büyük Elçisi ile ve İç İşleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile ne ilişkisi var?




Ergenekon davası sanıklarından Gazi Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk, kamuoyunda Adnan Hocacı olarak bilinen Ayşegül Hüma Babuna ve Aylin Atmaca adlı kadınların avukatlık ofisinde keşif yaptıklarını iddia etmiş ve bununla ilgili suç duyurusunda bulunmuştu. Odatv olarak konuyu haberleştirmiştik.

ABD ELÇİLİĞİ’NDEN ARANMIŞ

Adnan Hoca’nın kızlarının Serdar Öztürk’e açtığı hakaret davasının görüldüğü Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dosyaya gelen bu belgeler ilginç bir gerçeği ortaya çıkardı. Mahkeme dosyasına delil olarak giren kayıtlara göre, Aylin Atmaca ve Ayşegül Hüma Babuna, 14 Nisan 2009 ile 23 Nisan 2009 tarihleri arasında başkalarının adlarına kayıtlı telefonlarla 6 kez AKP ile, 4 Şubat 2009 ile 25 Mayıs 2009 tarihleri arasında 18 defa İstihbarat birimleri dahil Emniyet Genel Müdürlüğü’nün değişik birimleri ile, 10 Mart 2009 ile 22 Haziran 2009 arasında 12 defa Ankara Emniyet Müdürlüğü ile, 5 Haziran 2009 ile 26 Haziran 2009 tarihleri arasında 11 defa Adalet Bakanlığı ile, 5 Ocak 2009 ile 26 Haziran 2009 tarihleri arasında 222 defa TBMM telefonlarından AKP’li yetkililerle görüştüler. En ilginç iki kayıt ise,

Avukat Serdar Öztürk’ün 5 Haziran 2009 saat 12.30 da gözaltına alınmasında yedi dakika sonra ABD’ye kayıtlı 0016462009799 nolu telefondan aranmaları ve 25 Haziran 2009 da saat 21.35 de eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’dan mesaj almaları.

MAHKEMEDE HESAPLAŞACAKLAR

Öztürk’ün iddiasına göre bu kayıtlardan Emniyet İstihbarat Dairesinden B.H. ve M.G. adlı görevliler ve 4195601 nolu istihbarata ait telefonla yapılan görüşmeler iddialarını doğruluyor. Adnan Hoca’nın söz konusu görüşmeleri sormak için mahkemeye katılma talebi reddedildi. Avukatı Demet Reçber’ in katıldığı duruşmada ise, kızların avukatı Ahmet Gündel, müvekkiline ses kayıtlarından soru yöneltilmesine itiraz etti. Mahkeme ses kayıtlarının yasal dinleme ile elde edildiğine dair belgelerin sunulmasından sonra Ayşegül Hüma Babuna’ya soru yöneltilmesi işlemine devam edilmesine karar verdi. Ayşegül Hüma Babuna duruşmaya katılmadığı için soru sorulamadı. Öztürk verdiği dilekçeyle Ayşegül Hüma Babuna’nın zorla getirilmesi kararı verilerek duruşmada hazır edilmesini talep etti.

Odatv.com, 09.03.2013 03:08

--------------------------------------- 

ABD BELGELERİNDE ABDULKADİR AKSU HAKKINDA AĞIR İTHAMLAR


Wikileaks belgeleri tartışılmaya devam ediyor. 8 haziran 2005 tarihinde ABD Büyükelçiliği’nden gönderilen bir belge var ki durum mahkemeye taşınacak gibi görünüyor. Sözkonusu belge hükümette Erdoğan ile Gül arasındaki çekişmeyi konu alıyor. Hangi bakanın hangi tarikat ilişkileriyle göreve geldiğinin anlatıldığı belgede Abdulkadir Aksu hakkında çok ağır ithamlarda bulunuluyor.

Belgede Hanefi Avcı’nın Emniyet Genel Müdürlüğü Organize İşler Şube Müdürlüğü’nden alınmasını da anlatan bölümde şunlar yer alıyor:

“Sami Güçlü’nün görevden alınması, Erdoğan’ın Abdullah Gül’ün etkinliğini kırma niyetinde olduğunu gösteriyor. Akşit ve Ergezen’i İçişleri Bakanı Aksu karşısında güçlü birer rakip yapar. Eker’in atanmasıyla da Erdoğan, Aksu’nun alanını daraltır. Aksu, son olarak, Erdoğan’ın amaçları doğrultusunda Hanefi Avcı’yı devreden çıkararak Erdoğan’ın isteklerini yerine getirdi. Hanefi Avcı, Emniyet Genel Müdürlüğü organize suçlarla mücadele daire başkanlığı görevini yapan Gülen hareketinin bir mensubu olarak, AKP’nin içine kadar giden yolsuzluk soruşturmalarıyla dikkati çekmeye başlamıştı. Erdoğan bir süredir Aksu’dan, bazı milletvekillerini AKP’den uzaklaştırma çabası nedeniyle rahatsızdı. Aksu’nun Kürtleri kayırması, eroin ticaretine adının karışması, 20 yaşın altındaki genç kızlara düşkünlüğü ve oğlunun açıkça mafya üyeliği kabinedeki konumunu zayıflatıyordu.”

Odatv.com29 Kasım Pazartesi 2010 04:15

Adnan'ın kızlarından Didem Ürer, Sabetayist ÜRER ailesinin bir ferdi mi?



Bu resimde gördüğünüz mezar taşları, Üsküdar Bülbülderesi Mezarlığı olarak bilinen Sabetayist hainlerin mezarlığı… Bu kabristanda sadece birkaç metrekarelik küçücük alan İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ne ait. Diğer mezarların tamamı Sabetayistlerin kontrolünde. Mezarlıklar hiç de İslam-Müslüman mezarlığı gibi değil. Kadın erkek her mevtanın mezar taşlarında resimleri mevcut. Kadınların hepsinin başları açık. Mezar taşları Masonik, Kabalist işaret ve sembollerle dolu. Daha önceki pek çok yayınlarımızda konu edip ispat da ettiğimiz gibi burası bizim içimizde bizden gözüken, yani Müslüman ve Türk gözüken avdetilerin/dönmelerin/sabetayislerin mezarlığı…

Ve… Bu mezarlıktaki mezar taşları incelendiğinde meydana çıkan başka bir önemli gerçek var; mevtaların isim ve soy isimlerinde -er, -ar, -men, -man-, -ül, -gen, -gan gibi ekler mana ve ses itibari ile İbranice’ye benzetmek gayreti ile sık olarak kullanılmış. Bu şekilde üretilmiş örneğin gürbüz-er, yaman-er, berk-er, er-berk, ür-er, berk-men, berk-man, berk-soy, ül-man, gür-man, büyük-üstün, büyük-bayrak, büyük-soy, yalçın-dağ, yüce-soy ve benzeri isim ve soy isimleri bir bu hainlerin mezarlığında, bir de vatan haini Adnan Oktar’ın sözde cemaatinde mevcut…

Şeytan'ın Türkiye Şubesi; Adnan Oktar ve Cemaati

Şeytan'ın Türkiye Şubesi; Adnan Oktar ve Cemaati
Şeytan'ın Türkiye Şubesi; Adnan Oktar ve Cemaati



(Kitabın arka kapağından)Elinizdeki eser, “Kainatın Ulu Mimarı” olarak şifreledikleri Şeytan’a tapan, Kendilerinin haşa Şeytan ile Havva’nın münasebetinden gelen özel bir soy olduğuna inanan, diğer ırkların mensuplarını insan olarak görmeyen ve bütün dünya üzerinde Şeytani bir hükümranlık kurmak isteyen İsrailoğullarının deşifresidir.. 

Bu eseri okuduktan, Yahudilik, Masonluk, Kabala ve Satanizm hakkındaki gerçeklere vakıf olduktan sonra artık dünyada yaşanan hadiselere ve dünya siyasetine bakışınız asla eskisi gibi olamayacak. 

Goyimlerin intikamı - Hilalin siyon yıldızına kestiği ceza

Goyimlerin intikamı -  Hilalin siyon yıldızına kestiği ceza
Goyimlerin intikamı -  Hilalin siyon yıldızına kestiği ceza Armagedon = Melhame-i Kübra = 3. Dünya Savaşı




Kendilerinden hariç kalan bütün ırkların mensuplarını kır hayvanı seviyesinde görüp bunlara Goyim diyen ve canlarını, mallarını, ırzlarını kendilerine helal gören ve bu suretle bütün dünya insanlarına akıl almaz acılar yaşatan Yahudilerin, goyim dedikleri mazlum insanlar tarafından akıl almaz bir intikamla tarihten silinişi... Ağaçların ve taşların bile ardındaki Yahudileri haber verişi...

Konu başlıkları

15 temmuz 16 nisan 33. derece masonlar A9 TV abd abdullah öcalan abdülkadir selvi acun ılıcalı adamlık dini adil serdar saçan adnan hoca adnan hoca gerçekleri gizlemeye çalışıyor adnan hoca'nın kızları adnan hoca'nın seks tuzakları adnan menderes adnan oktar Adnan Oktar (Harun Yahya) adnan oktar apo kadar tehlikelidir adnan oktar cinayet adnan oktar çetesi adnan oktar davaları adnan oktar hain mi adnan oktar israil'e mi çalışıyor? adnan oktar kedi adnan oktar kimdir Adnan Oktar Kimdir adnan oktar kime çalışıyor adnan oktar mason mu adnan oktar mehdi mi adnan oktar paranoyak mı adnan oktar ruh hastası mı? adnan oktar siteleri neden kapattırıyor adnan oktar şantaj adnan oktar tv adnan oktar ve çetesine polis baskını adnan oktar ve çıplak namaz adnan oktar ve mossad adnan oktar ve nazım kıbrisi adnan oktar ve organ kaçakçılığı adnan oktar ve sabetayistler adnan oktar videoları Adnan oktar yahudi mi adnan oktar'a dava açmak adnan oktar'ın 46 raporu adnan oktar'ın aldığı cezalar adnan oktar'ın davaları adnan oktar'ın kızları adnan oktar'ın mahkemeleri adnan oktar'ın motorları adnan oktar'ın sapık fetvaları adnan oktar'ın zenginliğinin kaynağı adnan oktarın etrafı gizli yahudiler mi adnanoktar adnanoktar mehdi mi ahit'in çocukları ahmet gündel ahmet hulusi ahmet takan ahmet yavuz ahu paşakay ahu tuğba ak parti akademi akademi dergisi akıl hastası akit akp'nin gerçek yüzü aladağ yangını alev babuna ali erbaş ali tulum altuğ müştak berker altuğ revnak eti anadolu ajansı anal seks anayasa mahkemesi ankebut ağı ankebut operasyonu arizona armagedon askerlik aslı süme efeoglu aşı atatürk eşcinsel miydi atatürk gay miydi av serdar öztürk av. fatih mehmet doğan av. gülcan karakaş avrupa insan hakları mahkemesi avukat ceyhun gökdoğan avukat serdar öztürk ayça pars aydan saraçoğlu ayetullah humeyni aylin atmaca aylin kocaman ayşe arman dormen ayşe hüma babuna ayşe pınar akkaş ayşegül esra atik ayşegül hüma babuna ayşin altuniç güven aytunç erkin azerbaycan b'nai b'rith bacılar başkanlık bav beyaz tv bilderberg bilim araştırma vakfı binboğa sıddık yarman bora can yıldız bosna hersek bozulmuş tevrat BST yapı bülent arınç bülent ersoy büyük israil büyük israil projesi bylock caner taslaman canlı cansu canan özgen cem küçük cem sedat altan cevat babuna ceylan özgül ceza chp cia cia ajanı fethullah gülen cinsel istismar cinsel sapıklık cnn türk cumhurbaşkanı cübbeli ahmet hoca cüneyt özyaşar çağla saraç darbe tiyatrosu darwinizm deli raporu deprem derin devlet devlet bahçeli didem ürer dilek güngör dinler arası diyalog diyanet işleri başkanı doç dr. sefa saygılı donald trump ebru şimşek ebru yılmazatilla umur ece koç edip yüksel ehl-i sünnet ekşi sözlük emine mine kalça emre dorman emre yaşar ertüzün ensest aile içi sapıklık ensest ilişkiler ve adnan oktar ergenekon ergenekon davası erol simavi erol şimşek esat tyontuç eserleri esra saraçoğlu esrar evanjelistler evet fahrettin aslan faruk çelik fatih erbakan fatih tezcan fatma ceyda ertüzün fazilet partisi fehmi çalmuk ferhunde eda babuna fethullah gülen fetö fırat develioğlu fikret seçen franco frattini gerçek yüzü gizlenen gerçekler gizli dünya devleti gizli ermeniler gizli yahudiler global yayıncılık goyim gökalp barlan gülgün feyman gülgün göktan gülşah güçyetmez Gürkan Hacır güzin erkan onat haber türk habertürk hadi salihoğlu hahamlar haiti depremi halil hilmi müftüoğlu harun yahya harun yahya belgeselleri harun yahya kimdir harun yahya kitapları harun yahya videoları hayır hırsızlık hipnoz humeyni hür ve kabul edilmiş masonlar hürriyet hüsamettin özkan hüseyin avni mutlu ılgaz zorlu ibrahim seral köprülü ibrahim tuncer ibranice içimizdeki israil iftira ilik nakli inşaallah intihal / aşırma eserler intihar inuray tınar İslam'a zarar veriyorlar islamcılık israil israil ajanı italya izle Kabala kainatın ulu mimarı kan kampanyası kara mizah kara para kardeşler kartal iş kedicikler kenan oktar kerem hasanoğlu kıyamet alemetleri kızıl elma kızıl imamcılar kimdir kitapları koç üniversitesi korkutma korona köşe yazıları kripto Yahudiler kripyo yahudiler kurtlar vadisi pusu kürt yahudileri levent göktaş lions klübü lions klüpleri loca madde hayal mi maddenin ardındanki sır martin luther king mason listesi masonalr masonlar masonluk maşaallah materyalizm mavimarmara mehdi mehdi adnan oktar mehmet baransu mehmet coşkun pamir mehmet ender daban Mehmet Fahri Sertkaya mehmet noyan orcan mehmet şevket eygi melhame-i kübra melisa aslı pamuk meltem daban meral kalça mert sucu merve büyükbayrak mesut yar mevdudi mhp mikro kameralı seks tuzağı milli gazete milli görüş milliyet mine kırıkkanat miras mossad muazzez abacı muazzez ersoy muharref bozulmuş tevrat muharref tevrat muharrem ballı murat ünal mustafa keser muta nikahı necmettin erbakan nedim keçeli negehan alçı nevin özkan nil kalkavan nurculuk nuri özbudak nurşah aksoy nüfuz elde etmek oben karatepe oda tv oğuzhan asiltürk okan kaan bayülgen Oktar babana oktar babuna onur akay operasyon oral seks organ bağışı organ kaçakçılığı organ mafyası organ nakli osman durmuş osman sınav oy öldürüldü mü örgüt lideri pakraduniler pelin batu pınar tezcan pınar turan PKK polat türkmen pornocu kesetçi adnan oktar posta ptt pul müzesi rasim ozan kütahyalı recai kutan recep tayyip erdoğan referandum reza zarrab rotary klüpleri rtük rus ihtilali saadet partisi sabetay sevi sabetaycılar sabetayist listesi sabetayistler sabetayistlerin şifreleri sabetayistlik sabetayizm sadettin tantan sağlık bakanı said-i nursi sanhedrin hahamları sansür satanizm savaş kalafat savcı sebahattin önkibar seçim sefa saygılı selahattin demirtaş serdar dayanık seyret seyyid mi show tv siyasal islam siyonist israil siyonistler siyonizm slider sosyal ağlar sözcü suç suikast suprem konsey suriye sorunu süleyman demirel süleyman soylu süleymancılar cemaati süprem konsey şener şen şeyh abdülkerim şiilik şikayet şizofren taciz ve tecavüz tahsin akkaş talat halman tarkan yavaş tbmm tevrat teyfur erdoğdu TGRT tımarhane trt tuğçe eyilik tuncay opçin tuncay tokay tunçay tokay turgay ciner tülay kumaşcı tv8 ukrayna uyuşturucu ünlü sabetaycılar üsteğmen serdar öztürk Vahdet-i Vücud video video izle videolar yahudi organ kaçakçılığı yahudiler yahudilik yakup balaman yalancı mı yalçın küçük yargıtay kararı yazarlar yeliz sucu yeni şafak yeniçağ yıldırma yılmaz kuruca yolsuzluk york testi youtube yusuf erkan özoğuz yüksek islam ahlakı zeynep şener zihin kontrolü zihin/Beyin Kontrolü - Telegram zina zor ve tehdit